İstanbul’un Fethi (1453)
İstanbul’ un fethinde;
- İstanbul’a hakim olan Bizans’ın Osmanlı toprak
bütünlüğünü bozması
- Bizans İmparatorluğu’nun Anadolu beyliklerini
kışkırtması ve Osmanlı yönetimine karşı ayaklanan şehzadeleri desteklemesi
- Bizans’ın Hristiyan dünyasını kışkırtarak
Haçlı Seferlerine neden olması
- İstanbul’un kara ve deniz ticareti bakımından
önemli bir coğrafi konuma sahip olması
- Hz.Muhammed’in Müslüman komutanları
İstanbul’un fethi için teşvik etmesi
etkili olmuştur.
İstanbul’un Fethinin Türk ve Dünya
Tarihi Bakımından Önemli Sonuçları
- Osmanlı Devleti’nin Asya ile Avrupa toprakları
birleşmiş, böylece toprak bütünlüğü sağlanmıştır.
- Karadeniz ile Akdeniz arasındaki su yolları
Osmanlı Devleti’nin eline geçmiştir. İstanbul’un fethinden sonra Kuzey ve
Doğu Avrupa’dan gelen ticaret yolları bütünüyle Türklerin denetimine
girmiştir.
Boğazların savunulması kolaylaşmış ve Osmanlı Devleti tabii başkentine kavuşmuştur. Roma İmparatorluğu’nun son kalıntısının ortadan kalkması ile Türk sultanları büyük bir itibar ve saygıya ulaşmıştır. - Osmanlı Devleti merkeziyetçi, mutlak bir
imparatorluk haline gelmiş ve devlet Yükselme Devri’ne girmiştir.
- Karadeniz, Akdeniz ve Ege ticaretinin
Türklerin eline geçmesi, Avrupa devletlerini Coğrafi Keşiflere
yöneltmiştir.
- Bizans İmparatorluğu yıkılmış, ticari
çıkarları elden giden Venediklilerle Osmanlıların arası bozulmuştur.
- İstanbul’un fethi surların yıkılabileceğini
göstermiştir. Bu durum Avrupa’da feodalitenin yıkılmasına ve merkeziyetçi
devletlerin kurulmasına ortam hazırlamıştır.
- İstanbul’un fethi Ortaçağ’ın sonu, Yeniçağ’ın
başlangıcı kabul edilmiştir.
- İstanbul’dan İtalya’ya giden Bizanslı
bilginler burada Rönesans hareketlerinin başlamasına katkıda bulunmuştur.
- Türkler İstanbul’u fethettikten sonra halka
din ve vicdan hürriyeti tanımışlar ve Ortodoks Kilisesi’ni koruma altına
almışlardır. Böylece; Hristiyan dünyasının birleşmesinin engellenmesi,
Katolik Kilisesi’ne karşı güç oluşturulması ve halka hoşgörülü
davranıldığının kanıtlanması amaçlanmıştır.
Balkanlarda Fetihlerin Devam Etmesi
Balkanlarda Fetihlerin Devam Etmesi
Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkanlar
üzerine yürümesinde;
- Balkan devletlerinin her fırsatta tek tek veya
birleşerek saldırıya geçmeleri
- Balkan uluslarının İstanbul’un fethinden sonra
Türklerin Avrupa içlerine ilerlemelerini engellemek amacıyla Haçlı ordusu
kurmaya çalışmaları ve Fatih’in bu birleşmeyi engellemek istemesi
- Türklerin Avrupa’da genişlemek ve önceden
fethedilen yerlerde hakimiyetlerini pekiştirmek istemeleri
gibi nedenler etkili olmuştur.
Anadolu’da Hakimiyet Mücadelesi
Fatih döneminde Anadolu’daki
faaliyetlerin temelinde;
- Anadolu’daki Türk siyasal birliğinin
sağlanması
- Anadolu’nun tamamına hakim olunarak yabancı
güçlerin (Amasra’da Cenevizliler, Trabzon’da Pontus Rumları vs.)
Anadolu’dan atılmak istenmesi
gibi nedenler etkili olmuştur.
Anadolu’ daki seferler sonucunda
Cenevizlilerden Amasra alınmış, Trabzon Rum İmparatorluğu’na son verilmiş,
Candaroğullarından Sinop, Karamanoğullarından Konya alınmış, Akkoyunlular
Otlukbeli Savaşı’nda mağlup edilerek Doğu Anadolu egemenlik altına alınmıştır.
Denizlerdeki Gelişmeler
Osmanlı – Venedik Savaşları (1463 –
1479)
Osmanlı Venedik ilişkilerinin
bozulmasında;
- Fatih’in Balkanlar ve Adalar Denizi’nde yürüttüğü
fetih hareketlerinin Venediklileri rahatsız etmesi
- Osmanlı İmparatorluğu’nun doğu ticaret
yollarına hakim olmasından sonra Venedikliler ve Cenevizlilerin ticari
çıkarlarını önemli ölçüde kaybetmeleri
- Osmanlı İmparatorluğu’nun kıyılarında ve
hakimiyet alanlarının yakınlarında güçlü denizci devletlerin etkili
olmasını istememesi
gibi nedenler etkili olmuştur.
Osmanlı İmparatorluğu, Venediklileri
işgal ettikleri yerlerden çıkarmış ve kara ordularını bozguna uğratmıştır.
1479’da Osmanlı İmparatorluğu ile Venedikliler arasında İstanbul Antlaşması
imzalanmıştır. Bu antlaşmaya göre Venedikliler, işgal ettikleri yerleri
boşaltmayı, Osmanlı İmparatorluğu’na savaş tazminatı ve vergi ödemeyi kabul
etmişlerdir.
Osmanlı İmparatorluğu, Hristiyan
birliğini parçalamak ve doğudan gelen ticaret mallarını Venedikliler
aracılığıyla Avrupa’ya pazarlamak amacıyla Venediklilere kapitülasyonlar
vermiştir.
Kırım’ın Osmanlı İmparatorluğu’na
Bağlanması
1475’te Kırım’a düzenlenen sefer
sonucunda;
- Cenevizlilerden Kefe, Menküp ve Azak gibi
şehirler alınmıştır. Böylece, Karadeniz’de Cenevizlilerin hiç kolonisi
kalmamıştır.
- Kırım’daki taht kavgaları sona ermiştir.
- Karadeniz Türk gölü haline gelmiş ve İpek Yolu
tamamen Osmanlı Devleti’nin eline geçmiştir.
1478’den itibaren Kırım Hanlığı Osmanlı İmparatorluğu’na bağlı bir devlet haline gelmiştir. Kırım’ın Osmanlı hakimiyetine girmesiyle, devletin sahip olduğu topraklar Lehistan ve Rus sınırına kadar genişlemiştir.
Fatih’in vefat etmesinden sonra Osmanlı
tahtına II. Bayezid çıkmıştır (1481 – 1512).
II. Bayezid, Osmanlı tahtına çıktıktan sonra kardeşi Cem Sultan isyan etmiş, kardeşler arasında taht kavgaları başlamıştır. Yapılan savaşlarda başarılı olamayan Cem Sultan, Balkanlara geçmek isterken Rodos Şövalyelerine esir düşmüştür. Papa ve Fransa kralı, Cem Sultan’ı Osmanlı İmparatorluğu’na karşı kullanmaya çalışmışlarsa da başarılı olamamışlardır. Bu gelişmeden sonra Cem Sultan Papa tarafından zehirletilerek öldürülmüştür.
II. Bayezid, Osmanlı tahtına çıktıktan sonra kardeşi Cem Sultan isyan etmiş, kardeşler arasında taht kavgaları başlamıştır. Yapılan savaşlarda başarılı olamayan Cem Sultan, Balkanlara geçmek isterken Rodos Şövalyelerine esir düşmüştür. Papa ve Fransa kralı, Cem Sultan’ı Osmanlı İmparatorluğu’na karşı kullanmaya çalışmışlarsa da başarılı olamamışlardır. Bu gelişmeden sonra Cem Sultan Papa tarafından zehirletilerek öldürülmüştür.
Cem Sultan’ın isyan etmesi;
- Osmanlı Devleti’nin pasif bir politika takip
etmesine neden olmuştur.
- İspanya’da yaşayan Müslümanlara gerekli yardım
yapılamamıştır.
İslam Dünyasında Birliği Sağlama
Çalışmaları
Osmanlı – İran İlişkileri
Yavuz Sultan Selim döneminde İran’a
sefer düzenlenmesinde;
- Şah İsmail’in Osmanlı Devleti’nin Anadolu’daki
topraklarına hakim olmasını engellemek
- Safevilerin Anadolu’da propaganda yapmasını ve
isyanlar çıkarmasını önlemek
- İslâm dünyasında birlik ve beraberliği
sağlamak
gibi nedenler etkili olmuştur.
Osmanlı kuvvetleriyle Safevi kuvvetleri
Çaldıran Ovası’nda karşılaştı. Taraflar arasında yapılan Çaldıran
Savaşı’nı Osmanlı Devleti kazanmıştır (1514).
Bu savaşın sonucunda;
- Doğu ve Güneydoğu Anadolu tamamen Osmanlı
İmparatorluğu’nun egemenliği altına girmiştir.
- Safevilerin Anadolu için oluşturdukları tehdit
önlenmiş ve İran’dan geçen ticaret yollarının denetimi Osmanlıların eline
geçmiştir.
Çaldıran Savaşı’ndan dönen Osmanlı
ordusu, Maraş, Elbistan ve Malatya çevresine hakim olan Dulkadiroğullarını Turnadağ
Savaşı’nda yenerek bu beyliği topraklarına katmışlardır (1515). Böylece,
Anadolu’da kesin olarak Türk siyasal birliği sağlanmıştır.
Osmanlı – Memlük İlişkileri
Yavuz Sultan Selim, Anadolu Türk
birliğinden sonra İslâm dünyasını da birleştirmeyi amaçlıyordu. Bu nedenle
Osmanlı Devleti için tehlikeli gördüğü Memlüklere karşı hazırlık yaparak Mısır
Seferi’ne çıkmıştır (1516).
Mısır Seferi’nin sonucunda;
- Suriye, Filistin ve Mısır’ın tamamı Osmanlı
İmparatorluğu’nun hakimiyeti altına girmiştir.
Kutsal yerler (Hicaz) Osmanlı Devleti’ne bağlanmıştır. - Osmanlı İmparatorluğu, İslâm dünyasının en
büyük siyasal gücü haline gelmiş ve Müslüman ulusların koruyuculuğunu
üstlenmiştir.
- Memlükler Devleti yıkılmış ve Baharat Yolları
Osmanlıların hakimiyeti altına girmiştir. Ancak Avrupalıların Coğrafi
Keşifleri yapmaları Osmanlıların bu yollardan gerektiği gibi
yararlanmasını engellemiştir.
- Halifelik Osmanlı İmparatorluğu’na geçmiş ve
kutsal emanetler İstanbul’a getirilmiştir. Böylece, Osmanlı İmparatorluğu
teokratik bir karakter kazanmıştır.
- Kuzey Afrika’da fetihler başlamış, Kıbrıs,
Girit ve Rodos adaları dışında Doğu Akdeniz, Osmanlı egemenliği altına
girmiştir.
Osmanlılar Zirvede
Osmanlı – Macar İlişkileri
Mohaç Meydan Savaşı (1526)
Kanuni Sultan
Süleyman;
- Macaristan ile aralarındaki sorunları çözmek
- Alman İmparatoru Şalken’e esir düşen Fransa
Kralı I. Fransuva’yı kurtararak Avrupa’da Hristiyan birliğini bozmak
amacıyla Macaristan üzerine sefere
çıktı. İki devlet arasında yapılan Mohaç Savaşı, Osmanlıların
galibiyetiyle sonuçlandı (1526). Bu savaştan sonra;
- Macaristan sorunu çözülmüş ve Macaristan
Osmanlı İmparatorluğu’na bağlanmıştır.
- Macaristan’ın alınmasından sonra Osmanlı -
Avusturya savaşları başlamıştır.
- Fransa Kralı I. Fransuva Almanya’nın
esaretinden kurtarılmış ve Osmanlı İmparatorluğu ile Fransa arasında
dostluk dönemi başlamıştır.
Osmanlı – Avusturya İlişkileri
Kanuni döneminde Osmanlı – Avusturya
ilişkilerinin temelinde Macaristan’a hakim olma isteği yatıyordu. Bu nedenle
Avusturya Arşidükü Ferdinand Macaristan’a girdi. Kanuni, hem Avusturyalıları
Macaristan’dan çıkarmak hem de Alman İmparatoru Şalken’in Avrupa’daki
üstünlüğünü sona erdirmek amacıyla sefere çıktı.
Kanuni’nin Almanya içlerine kadar
ilerlemesinden sonra Osmanlı İmparatorluğu ile Avusturya arasında İstanbul
Antlaşması imzalanmıştır (1533).
Osmanlı İmparatorluğu İstanbul
Antlaşması’yla; Avusturya’ya üstünlüğünü kabul ettirerek yaptırım gücü elde
etmiştir. Böylece, Orta Avrupa’da Osmanlı İmparatorluğu hakim güç haline
gelmiştir.
Osmanlı – Fransız İlişkileri
1535 yılında iki taraf arasında ticaret
ve dostluk antlaşması imzalandı. Bu antlaşma iki hükümdar yaşadığı sürece
yürürlükte kalacaktı. Eşit haklar üzerine kurulan bu antlaşma ile Osmanlı
İmparatorluğu;
- Coğrafi Keşiflerin etkisiyle ülkede
sönükleşmeye başlayan ticaret faaliyetlerini canlandırmayı
- Avrupa devletleri arasına girerek dengeleri
kendi lehine çevirmek ve Türk dünyasına karşı kurulmaya çalışılan
Hristiyan birliğini parçalamayı
amaçlamıştır.
1535’te yapılan antlaşma ile
Fransızlara ticari, şahsi, adli ve idari alanlarda imtiyazlarla seyahat,
ikamet, ibadet ve kazanç elde etme serbestiyeti verilmiştir. Ticari
imtiyazlarla Fransızlara, Osmanlı limanlarını kullanma ve düşük vergi ödeme
hakkı verilmiştir. Ayrıca, diğer Avrupa devletlerinin sadece Fransız bayrağı
altında Osmanlılarla ticaret yapabilmesi kararlaştırılmıştır.
Adli imtiyazlarla yabancıların
işledikleri suçlardan dolayı, Osmanlı Devleti tarafından değil, uyruğu olduğu
devletin konsoloshanesi tarafından yargılanması kabul edilmiştir.
Fransızlar, Osmanlılarla yakınlaşmadan
dolayı elde ettikleri çıkarlardan vazgeçemedikleri için kendilerini Türk dostu
olarak göstermişlerdir. Fakat zaman zaman Osmanlı Devleti’ne karşı Avrupa
devletleriyle anlaşarak ikili politika izlemişlerdir. Herşeye rağmen Osmanlı –
Fransız ilişkilerinde önemli sorunlar çıkmamıştır. Bunu da Osmanlı Devleti
sürekli tavizler vererek sağlamıştır.
1535
yılında imzalan dostluk ve ticaret anlaşması,d,n ayrılıklarının devletin
çıkarları sözkonusu olduğunda ne kadar önemsiz olduğunu oktaya çıkarmıştır.
|
Akdeniz’de Üstünlük Sağlanması
Preveze Deniz Zaferi
Osmanlı donanmasıyla Haçlı donanması
Preveze Körfezi’nde karşılaştılar. Yapılan deniz savaşını Osmanlı donanması
kazandı (1538).
Preveze Deniz Savaşı’nın sonucunda;
- Akdeniz egemenliği bütünüyle Osmanlıların
eline geçmiş ve Türk gölü haline gelmiştir.
Kıbrıs’ın Fethi (1571)
Osmanlı İmparatorluğu;
- Akdeniz ticaretinin ve Anadolu sahillerinin
güvenliğini sağlamak
- Kıbrıs’ta üstlenen Hristiyan şövalyelerin
ticaret gemilerine saldırılarını engelleyerek Akdeniz hakimiyetini
pekiştirmek
- Venedikleri Kıbrıs adası için ödedikleri
vergileri kestiklerinden dolayı cezalandırmak
gibi
nedenlerden dolayı adanın alınmasına karar verdi.
Kıbrıs’ın fethinden sonra;
- Venedikliler Doğu Akdeniz’den çıkarılmış ve
burası tamamen Osmanlı hakimiyeti altına girmiştir.
- Anadolu sahilleri ile Mısır ve Suriye deniz
yollarının güvenliği sağlanmıştır.
- Konya ve çevresindeki illerden Türk aileler
Kıbrıs’a yerleştirilmiştir. Ayrıca, Kıbrıs merkeze bağlı bir eyalet haline
getirilmiştir.
Kıbrıs’ın fethi Avrupalıları harekete
geçirmiş, Papa’nın kışkırtmaları sonucunda İspanya, Malta, Venedik, Ceneviz ve
diğer İtalyan devletleri birleşerek bir Haçlı donanması kurmuşlardır. Haçlı
donanması İnebahtı Körfezi’nde Osmanlı donanmasını yakmıştır (1571). Osmanlı
donanmasının İnebahtı’da yanması, Akdeniz’de Osmanlı hakimiyetinin sarsılmasına
neden olmuştur.
Sokullu’nun Kanal Projeleri
Don – Volga Kanalını Açma Girişimi
II. Selim döneminde Sokullu kanal
projesini gerçekleştirmek için harekete geçti.
Osmanlı İmparatorluğu, Don – Volga
kanalını açmakla;
- Rusların güneye yayılmasını, güçlenmesini ve
Türk hanlıklarına verdiği zararın önlenmesini
- Karadeniz’den çıkarılacak donanmayı Hazar
Denizi’ne geçirerek İran’ı kıskaç altında tutmayı
- İpek Yolu’nun canlanmasını sağlamayı
- Orta Asya’daki Türklerle iyi ilişkiler kurmayı
ve gerektiğinde yardım yapmayı
- Kafkasya’nın bütününe hakim olmayı
amaçlamıştır. Don ile Volga nehirleri
arasında kanal açılamamıştır.
Süveyş Kanalı Projesi
Osmanlı
Devleti Süveyş Kanalı Projesiyle;
- Hindistan kıyılarını Portekizlilerin
baskısından kurtarmayı
- Akdeniz ticaretini canlandırmayı
- Güney Asya’daki Müslümanları Avrupalılara
karşı korumayı
amaçlamıştır. 1568’de gündeme gelen
proje gerçekleşmemiştir.
Hint Okyanusu’nda Üstünlük Sağlama
Mücadeleleri
Kanuni döneminde;
- Hint deniz ticaret yolunu açmak ve denetimini
ele geçirmek
- Portekizlileri Hint Okyanusu’ndan atmak
- Müslüman devletlere ve tüccarlara yardım etmek
gibi amaçlarla Hindistan’a dört defa
deniz seferi yapılmıştır. Seferler genellikle Osmanlıların başarısızlıklarıyla
sonuçlanmıştır.
Hint deniz seferlerinin başarısızlıkla
sonuçlanmasında;
- Portekizlilerin zenginleşmelerini borçlu
oldukları Hindistan bölgesinin ekonomik değerini kavramaları ve savaşlara
iyi hazırlanmaları
- Hindistan’daki Müslüman devletlerin Osmanlı
İmparatorluğu’na gerekli yardımı yapmamaları ve Portekizlilerle
anlaşmaları
- Osmanlı gemilerinin okyanus koşullarına uygun
olmaması
- Kanuni’nin gayretlerine rağmen bölgenin
ekonomik değerini anlayamayan devlet adamlarının seferlere gereken önemi
vermemeleri