Babası:
Ertuğrul
Gazi
Annesi:
Hayme
Hatun
Doğumu: Söğüt, 1258
Ölümü:
Bursa,
1326
Devlet Sınırları: 16.000 km2
Osmanlı
Devleti'nin kurucusu olan Osman Gazi 1258'de Söğüt'te doğdu. Babası Ertuğrul
Gazi, annesi Hayme Hatun'dur. Osman Gazi uzun boylu, yuvarlak yüzlü, esmer
tenli, ela gözlü ve kalın kaşlıydı. Omuzları arası oldukça geniş, vücudunun
belden yukarı kısmı aşağı kısmına oranla daha uzundu. Başına kırmızı çuhadan yapılmış
Çağatay tarzında Horasan tacı giyerdi. İç ve dış elbiseleri geniş yenliydi.
Osman
Gazi, 1281 yılında Söğüt'te Kayı Boyu'nun yönetimine geçtiğinde henüz 23
yaşındaydı. Ata binmekte, kılıç kullanmakta ve savaşmakta çok ustaydı. Aşiretin
ileri gelenlerinden Ömer Bey'in kızı Mal Hatun ile evlendi ve bu evlilikten
ilerde Osmanlı Devleti'nin başına geçecek olan oğlu Orhan Gazi doğdu.
Osman
Gazi, 1281 yılında Söğüt'te Kayı Boyu'nun yönetimine geçtiğinde henüz 23
yaşındaydı. Ata binmekte, kılıç kullanmakta ve savaşmakta çok ustaydı. Aşiretin
ileri gelenlerinden Ömer Bey'in kızı Mal Hatun ile evlendi ve bu evlilikten
ilerde Osmanlı Devleti'nin başına geçecek olan oğlu Orhan Gazi doğdu.
Osman
Gazi, Ahi Şeyhlerinden Edebali'nin görüşlerine değer verir ve ona saygı
duyardı. Sık sık Şeyh Edebali'nin Eskişehir Sultanönü'ndeki Dergahına gider ve
misafir kalırdı.
Osman
Gazi bir gece Şeyh Edebali'nin dergahında misafirken, bir rüya gördü. Sabah
olunca hemen Şeyh Edebali'ye koşup, ona şöyle dedi:
"Şeyhim, rüyama girdiniz. Göğsünüzden bir ay çıktı. Yükseldi, yükseldi, sonra benim koynuma girdi. Göbeğimden bir ağaç büyümeye başladı. Büyüdü, yeşillendi. Dal, budak saldı. Dallarının gölgesi bütün dünyayı tuttu. Rüyam ne manaya gelir.
"Şeyhim, rüyama girdiniz. Göğsünüzden bir ay çıktı. Yükseldi, yükseldi, sonra benim koynuma girdi. Göbeğimden bir ağaç büyümeye başladı. Büyüdü, yeşillendi. Dal, budak saldı. Dallarının gölgesi bütün dünyayı tuttu. Rüyam ne manaya gelir.
Şeyh,
bir süre sustuktan sonra ona şöyle dedi:
"Müjdeler olsun ey Osman! Hak Teala, sana ve senin evladına saltanat verdi. Bütün dünya, evladının himayesinde olacak, kızımda sana eş olacak."
"Müjdeler olsun ey Osman! Hak Teala, sana ve senin evladına saltanat verdi. Bütün dünya, evladının himayesinde olacak, kızımda sana eş olacak."
Bu
olaydan sonra Şeyh, kızı Bala Hatun'u Osman Bey'e verdi. Bu evlilikten de
Alaeddin doğdu.
Anadolu'da
kurulup, 600 yıllık bir tarih diliminde ve üç kıtada hüküm süren Osmanlı
Devleti'nin kurucusu Osman Gazi, 1326'da Bursa'da Nikris hastalığından öldü.
Vefat ettiğinde geriye bıraktığı mal varlığı şunlardı: Bir at zırhı, bir çift
çizme, birkaç tane sancak, bir kılıç, bir mızrak, bir tirkeş, birkaç at, üç
sürü koyun, tuzluk ve kaşıklık
Erkek çocukları: Pazarlı Bey, Çoban Bey, Hamid Bey, Orhan Bey, Alaeddin Ali Bey, Melik
Bey, Savcı Bey
Kız çocukları: Fatma Hatun
Kız çocukları: Fatma Hatun
KURULUŞ
Osman Gazi, siyasi ve askeri faaliyetlerine Bizans toprakları üzerinde
başladı. 1281 yılında Kayı Boyu'nun Beyi olduğunda, ilk iş olarak birçok
Türkmen boyunu etrafında topladı. Osmanlı tarihinin ilk savaşı, Bursa'nın
İnegöl kazasına 10 km
uzaklıkta bulunan Hamzabey köyünde gerçekleşen Ermeni-Beli savaşıdır (1284). Bu
savaşta Osman Gazi'nin yeğeni Baykoca şehit düştü. Osmanlı tarihindeki ilk kale
fethi olan Kulaca Hisar'ın fethi ise 1285 yılında gerçekleşti.
Bu sıralarda Selçuklu Sultanı Üçüncü Alaüddin Keykubad, Eskişehir ve İnönü taraflarını Osman Gazi'ye verdi. Osman Gazi 1291 yılında İnegöl Tekfuru ile savaşıp Karacahisar'ı aldı. Sakarya taraflarına akınlar düzenledi. Amcası Dündar Bey Bizans Tekfurları ile ilişki kurduğu için 1298 yılında öldürüldü. Osman Gazi'nin yoğun siyasi ve sosyal faaliyetlerinin devam ettiği bu yıllarda, İlhanlılar Anadolu Selçuklu Sultanı Üçüncü Alaüddin Keykubat'ı sürgüne göndermişler ve Selçuklu Devleti tahtsız kalmıştı. Osmanlı başkentinin Bilecik'e taşındığı, Selçuklu tahtının boş kaldığı 1299 yılında Osmanlı Devleti'nin kurulduğu kabul edilmektedir. (Bazı kaynaklarda Osmanlı Devleti'nin kuruluş tarihi 27 Temmuz 1301 olarak geçmektedir. Bu tarihte Osmanlı kuvvetleri Bizans ordusunu Bafeus Savaşı'nda yenilgiye uğratmış ve bağımsızlığını kazanmıştır). 1300'de fethedilen Yenişehir kalesi, bir yıl sonra Osmanlı Devleti'nin başkenti yapılacaktır.
Osman Gazi, eski Türk geleneklerine bağlı kalarak, elde edilmiş olan yerleri kardeşine, oğluna ve silah arkadaşlarına dirlik olarak bölüştürdü. Kardeşi Gündüz Bey'e Eskişehir'i, oğlu Orhan Gazi'ye Karacahisar'ı, Hasan Alp'e Yarhisar'ı, Turgut Alp'e İnegöl bölgesini verdi. Buralar Osmanlı'nın uç bölgeleriydi. Böylece sınırların genişletilmesi düşünüldü. Osman Gazi'in silah arkadaşlarından Abdurrahman Gazi, Akçakoca, Samsa Çavuş, Konuralp, Aykutalp gibi komutanların yeni yerlerin fethedilmesinde çok büyük hizmetleri oldu.
Bu sıralarda Selçuklu Sultanı Üçüncü Alaüddin Keykubad, Eskişehir ve İnönü taraflarını Osman Gazi'ye verdi. Osman Gazi 1291 yılında İnegöl Tekfuru ile savaşıp Karacahisar'ı aldı. Sakarya taraflarına akınlar düzenledi. Amcası Dündar Bey Bizans Tekfurları ile ilişki kurduğu için 1298 yılında öldürüldü. Osman Gazi'nin yoğun siyasi ve sosyal faaliyetlerinin devam ettiği bu yıllarda, İlhanlılar Anadolu Selçuklu Sultanı Üçüncü Alaüddin Keykubat'ı sürgüne göndermişler ve Selçuklu Devleti tahtsız kalmıştı. Osmanlı başkentinin Bilecik'e taşındığı, Selçuklu tahtının boş kaldığı 1299 yılında Osmanlı Devleti'nin kurulduğu kabul edilmektedir. (Bazı kaynaklarda Osmanlı Devleti'nin kuruluş tarihi 27 Temmuz 1301 olarak geçmektedir. Bu tarihte Osmanlı kuvvetleri Bizans ordusunu Bafeus Savaşı'nda yenilgiye uğratmış ve bağımsızlığını kazanmıştır). 1300'de fethedilen Yenişehir kalesi, bir yıl sonra Osmanlı Devleti'nin başkenti yapılacaktır.
Osman Gazi, eski Türk geleneklerine bağlı kalarak, elde edilmiş olan yerleri kardeşine, oğluna ve silah arkadaşlarına dirlik olarak bölüştürdü. Kardeşi Gündüz Bey'e Eskişehir'i, oğlu Orhan Gazi'ye Karacahisar'ı, Hasan Alp'e Yarhisar'ı, Turgut Alp'e İnegöl bölgesini verdi. Buralar Osmanlı'nın uç bölgeleriydi. Böylece sınırların genişletilmesi düşünüldü. Osman Gazi'in silah arkadaşlarından Abdurrahman Gazi, Akçakoca, Samsa Çavuş, Konuralp, Aykutalp gibi komutanların yeni yerlerin fethedilmesinde çok büyük hizmetleri oldu.
1302'de Bizans İmparatorluğu Ordusu'na karşı Koyunhisar'da yapılan
savaştan Osmanlılar galip çıktı. 1303'de İznik kuşatıldı, Marmaracık kalesi
fethedildi. Osmanlıların irili ufaklı fetihleri devam ediyordu. 1306'da yapılan
Dinboz Savaşı sonunda Kestel, Kete ve Ulubad kaleleri fethedildi ve Osmanlı
Tarihi'nin ilk askeri antlaşması imzalandı. 1308 yılında ise Karahisar fethedilip,
bölgenin önemli ticari ve sosyal merkezlerinden olan İznik sıkıştırılmaya
başlandı. Osman Gazi'nin siyasi dehasını gösteren önemli bir olay da, Bizans'ın
ticari yollarına hakim olarak, Bizans'ı zor durumda bırakmasıydı. Zaman zaman
Bizans halkından ve tekfurlarından müslüman
olanlar vardı. Harmankaya tekfuru Köse Mihal de bunlardan biriydi.
Müslüman olup, kalesiyle Osmanlılara katıldı. Lefke, Mekece ve Akhisar
dolayları onun gayretleriyle ele geçirildi. Osman Gazi padişahlığı döneminde
Bursa'yı da kuşattı (1315), Karatekin, Ebesuyu, Tuzpazarı, Kapucuk ve Keresteci
kalelerini fethettip, Akçakoca ve Kocaeli diyarını Osmanlı topraklarına kattı
(1317).
Osman Gazi yaşlanıp hastalandığı için 1320 yılından sonraki faaliyetlere
katılmadı. Yerine vekil olarak bıraktığı oğlu Orhan Gazi; 1321'de Mudanya ve
Gemlik, 1323'de Akyazı ve Ayanköy, 1324'de Karamürsel ve Karacabey, 1325'de de
Orhaneli'yi Osmanlı topraklarına dahil etti. Osman Gazi babası Ertuğrul
Gazi'den 4800 km .kare
olarak devraldığı toprakları oğluna 16000 km .kare olarak devretti.
Osman Gazi fetihlerle meşgul olmaya devam ettiği sıralarda, fethedilen
yerlerin idareleri ve İslamlaştırılmaları için gerekli teşkilatları da
kuruyordu. Osman Gazi ihtiyaçlara göre kanun mahiyetinde birtakım emirler
veriyor, bu konuda Selçuklu kanunlarından da yararlanıyordu. İlk vergi Osman
Gazi zamanında alındı. Pazara getirilen, toptan kabul edilen "yük"
cinsinden mallar "Bac" denilen vergiye tabi tutulmuştu. Köylünün
satmaya getirdiği bir iki tavuk, uç beş kilo yağ gibi mallardan Bac alınmazdı.
Selçuklular zamanında geçerli olan tımar usulü Osman Gazi zamanından itibaren
sürdürüldü. Kendisine Tımar verilen sipahi, bulunduğu köyün vergisini toplar,
buna mukabil de savaş zamanı atı, zırhı ve yardımcısı ile birlikte sefere giderdi.