rss

ATASÖZÜ

Geçmişten günümüze gelen, uzun deneyimlerden yararlanarak kısa ve özlü öğütler veren, toplum tarafından benimsenerek ortak olarak kullanılan kalıplaşmış sözlere atasözü denir. Türkçe'de "sav" ve "darb-ı mesel" olarak da adlandırılır.
Atasözleri bir toplumun duygu, düşünce inanç ve kültür yapısını yansıtır. Atasözlerinin kim tarafından ne zaman söylendiği bilinmez. Yani atasözleri anonimdir. Bu sözler topluma mâl olmuş, toplum tarafından benimsenmiş ve yüzyılların düşünce ve mantık isteminden geçerek günümüze ulaşmış kısa ve özlü sözlerdir. Atasözleri, bir düşünce açıklanırken ya da savunulurken tanık olarak da gösterilirler.
Ataözleri, halkın yalnızca ortak duygu ve düşüncelerini değil ortal dil zevkini de yansıtır.

Biçim Özellikleri

Atasözleri, biçim yönünden diğer yazı türlerine göre farklı özellikler gösterir. Öykü, roman, şiir, deneme gibi yazı türleri pek çok cümlenin bir araya gelmesi ve anlam yönünden bütünleşmesiyle oluşur. Buna karşın atasözleri genellikle bir, en fazla iki cümleden oluşur. Bütün duygu ve düşünceler bu tek cümleye sığdırılır. Bu cümleler kişiden kişiye değişmez. Halkın ortak malıdır ve halk tarafından aynı biçimde söylenir. Atasözlerinde biçim özellikleri şu başlıklar altında toplanabilir


DEYİMLER
Deyimler bir anlatım biçimidir. Bir kavramı en güzel, en etkili biçimde anlatmayı amaçlar. Bu nedenle de deyimlerde, atasözlerinde olduğu gibi bir öğüt verme ya da bilgece sözler söyleme çabası yoktur. Attan inip eşeğe binmek, etekleri zil çalmak, ok yaydan çıkmak, bin dereden su getirmek gibi deyimlerde herhangi bir öğüt veya yargı yoktur. Ancak, "Ağaç yaşken eğilir", "Ne ekersen onu biçersin" gibi atasözlerinde hem öğüt hem de yargı vardır. Deyimlerde ise genelde öğüt ve yargı bulunmaz. Atasözleri ile deyimleri birbirinden ayıran en önemli özellik budur.

BAZI ATASÖZLERİ VE DEYİMLER
Adamakla mal mı tükenir.
Adı çıktı dokuza, inmez sekize.
Ahmak misafir, ev sahibini ağırlar.
Ağanın alnı terlemeyince, ırgatın burnu kanamaz.
Ağır kazan, geç kaynar.
Ağır ol da kamil desinler.
Ağıza tat, boğaza mihnet.
Ağızdan burun yakın, kardaştan karın yakın.
Ağzı açık ayran delisi
Ağlayak da gözden mi olak?
Ağrısız baş mezar da gerek.
Akçe bulsam çıkı yok.
Alem unutmuş, kalem unutmamış.
Alımı aldım, morumu soldurdum.
Alışmış kudurmuştan beterdir.
Allah aptala eşeğini kaybettirir, sonra buldurup sevindirir.
Allah şaşırttı mı dayıya hala dedirtirirmiş,
Allı yelek, pullu yelek; gömlek yok canfes neye gerek.
Al kaşağıyı gir ahıra, yağır olan gocunsun.
Anan turp, baban şalgam; sen için de gülbe şeker.
Arsızın ar nesine; gömleği uzun yar nesine.
Ar namus tertemiz.
Armudu sapıyla, üzümü çöpüyle, pekmezi küpüyle.
An satmış, namusu tellala vermiş.
Ar gözden, kar yüzden anlaşılır.
Arap eli öpmekle dudak kararmaz.
Asıl azmaz, bal kokmaz; kokarsa ayran kokar, çünkü aslı süttür.
At ölür de, itler bayram eder.
Atlıyı attan indirir.
At ile avrat yiğidin bahtına.
Ayağı dokunmdık taş, başa gelmedik iş olmaz.
Ayağın sığmayacağı yere, baş sokulmaz.
Az yaşa, uz yaşa akıbet gelecek başa.
Babam bana öğüt verirken, ben inek gözünde kırk sinek saydım.
Baba mirası yanan mum gibidir.
Babası ölen bey, anası ölen kadın olur.
Bağa bak üzüm olsun, yemeğe yüzün olsun.
Bağ dua değil, çapa değil ister.
Baht olmayınca başta, ne kuruda biter, ne de yaşta.
Bakkal ölenin borcunu diriye ödettirir
Bal döksen yalanır.
Bal bal demekle, ağız tatlanmaz.
Başa gelen çekilir.
Beşik arkası da gurbettir.
Bilmediği beş vakit namaz, bilir de yanına varmaz.
Bir çakımlık gav gibi.
Bir dirhem et, bin ayıp örter.
Boyumca buldum, huyumca bulamadım.
Bir nalına vurur, bir mıhına.
Bir yerim diyenden, bir de yemem diyenden kork.
Bize gelince yiyip içelim, size gelince gülüp geçelim.
Büyük lokma ye, büyük söyleme.
Boş ite, menzil olmaz.
Boş boğazı ateşe atmışlar da odun yaş diye bağırmış.
Can sefadan da usanır, cefadan da.
Cennete gitse, fidan kırar; cehenneme gitse kazan deler.
Çalmadan oynar kel güdük, ne davul ister ne düdük.
Çatal kazık yere geçmez.
Çıra dibine karanlık.
Çobana verme kızı, ya koyun güttürür, ya kuzu.
Çoluk çocuk ile eyleme pazar, arpa alır ambardan buğday yazar.
Dağdan yayılır, gölden sulanır.
Dağına göre kış olur.
Deveye oyna demişler, dokuz kazan süt devirmiş
Deveyi hendekten atlatan bir tutam ottur.
Dibi görünmeyen kaptan su içme.
Dilencinin torbası dolmaz.
Deniz yanında kuyu kazılmaz.
Dert ağlatır, aşk söyletir.
Dert derdi açar.
Deveci ile dost olan kapısını yüksek açar.
Dostluk başka alışveriş başka.
Dost yoluna post olmalı.
Düğün olur iki kişiye, tasası düşer deli komşuya.
Düz ovada sivri bela.
Ecel geldi baş ağrısı bahane.
Eceli gelen köpek cami duvarına siyer.
El adamı var sever, er adamı sağ sever.
El ağzına bakan, avradını tez boşar.
Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde gelmez.
El elin nesine, gülerek gider yasına.
Ele verir talkını, kendi yutar salkımı.
Et tırnaktan ayrılmaz.
Gelin atta, kısmeti yadda.
Gök görmediğin bir oğlu olmuş; tutmuş bacağından ayırmış.
Güneş çarığı sıkar, çarık da ayağı.
Halep oradaysa arşın burada.
Haline bakmaz harim duvarı atlar.
Hamama gider kurnaya; düğüne gider zurnaya aşık olur.
Hileden onsaydı, fare onardı.
Islanmışın yağmurdan korkusu olmaz.
İçi beni dışı seni yakar.
İki kaptan bir gemiyi batırır.
İnanma dayına ekmek al yanına.
İnsanın eti yenmez, derisi giyilmez.
Karnın doymazsa gözün doysun.
Kel oğlan ekin ekti, yemeden başa kalktı.
Kıratın yanında eğleşen ya huyundan ya tüyünden.
Köpekten toklu olmaz.
Kör atın kör alıcısı olur.
Ne kızı verir ne dünürü küstürür.
Oğlan babadan öğrenir sofra düzmeyi, kız anadan öğrenir sokak gezmeyi.
Oğlan dayıya kız halaya benzer.
Oğlan yedi oyuna gitti, çoban yedi koyuna gitti.
Öksüzün yüzü küllü olur.
Öküz öldü ortakçılık ayrıldı.
Önce bol bol yiyen sonra bel bel bakar.
Öz ağlamayınca göz ağlamaz.
Parasız dellal bağırmaz.
Sabır ile koruk helva; dut yaprağı atlas olur.
Saç sefadan, tırnak cefadan uzar.
Sağ baş yastık istemez.
Sana vereyim bir öğüt kendi ununu kendin öğüt.
Seversen oğlunu sev, kız kendini sevdirir.
Sıçanın geçtiğini aramam da, yol olur kalır.
Sıkça varma dostuna, kalksın ayak üstüne.
Sırtımda yumurta kefesi yok ya.
Sinek pis değil ama mide bulandırır.
Sonradan görmüş, dininden dönmüş.
Sorma kişinin aslını, sohbetinden bellidir.
Su bulanmayınca durulmaz.
Tilki tilkiliğini bildirinceye kadar post elden gider.
Toku gönüllemek zor olur.
Ucuzdur var bir illeti; pahalıdır var bir hikmeti.
Unu eledik eleği duvara astık.
Ustamın adı hıdır, elimden gelen budur.
Yörük sırtından kurban keser.
Yazın yaşa kışın taşa oturulmaz.
Yüz verdik astarını ister.
Yedir beni öğeyim seni.
Zekat çebici gibi titrer
Zemheride yoğurt isteyen cebinde bir inek taşır.

0 yorum: