Doğu Cephesi
22 Haziran 1920'de Yunan saldırısının
başladığı sırada, Doğuda da Ermeni saldırıları sürekli artıyordu. Bu sırada
Kızılordu’nun önünde Kafkasya yolu açılmıştı. Rusların Kars ve çevresini işgali
an meselesiydi. Kızılordu’nun Kafkasya’ya girmesi üzerine TBMM Hükümeti
taarruza karar verdi. 24 Eylül 1920'de Ermenilerin saldırıya geçmesi üzerine
Türk ordusu da karşı taarruza başladı. Türk ordusu Misâk-ı Milli sınırlarına
ulaşınca ilerleyişini durdurdu. Böylece Kâzım Karabekir komutasındaki Türk
ordusu amacına ulaştı.
Türk ordusunun kazandığı başarılar
Ermenilerin barış istemelerine neden oldu. Görüşmeler sonunda Gümrü Antlaşması
imzalandı.
Gümrü Antlaşması’yla,
- Yeni Türk Devleti’nin uluslararası ilk siyasi
başarısı Gümrü Antlaşması’dır.
- Misak-ı Milli’nin bir kısmı gerçekleşmiştir.
- Ermenistan, TBMM’nin siyasal varlığını kabul
ederek antlaşma yapan ilk devlet olmuştur.
- Ermeniler, Sevr’i tanımadıklarını belirterek,
Türk topraklarındaki iddialarından vazgeçmişlerdir.
- Gümrü Antlaşması, dış ilişkilerimizi
canlandırmıştır. Gürcistan ve Rusya ile ilişkilerin kurulmasında etkili
olmuştur.
Güney Cephesi
İskenderun, Kilis, Antep, Maraş ve Urfa
İngiliz, Mersin, Osmaniye ve Adana Fransız işgaline uğradı (Ocak 1919).
İngilizlerin çekilmesinden sonra Antep,
Urfa ve Maraş Fransızlar tarafından işgal edildi. Fransızlar, Mısır ve
Suriye’den getirdikleri Ermenileri örgütleyip Türkler üzerine saldırılar
düzenlettirdiler. Bu durum Fransızlara karşı büyük bir tepkinin doğmasına neden
oldu. Halk yaşadığı yerleri korumak amacıyla örgütlenmeye başladı. Sivas
Kongresi’nde Güneydoğu illerinde de “Kuvay-ı Milliye” kurulmasına karar
verildi.
Fransızlar, halkın direnişi karşısında
Urfa, Antep ve Maraş’ı elde tutmanın mümkün olmadığını anladılar. TBMM’nin ardarda
kazandığı askeri zaferlerle gerçeği anladı. Sakarya Savaşı’ndan sonra Ankara
Antlaşması’nı imzalayarak Anadolu’da işgal ettikleri yerleri geri verdiler (20
Ekim 1921).
İtalyanlara karşı bir direniş olmamış
ve cephe açılmamıştır. Bunun nedeni İtalyanların Ege bölgesinin Yunanlılara
verilmesinden dolayı kırgınlık içinde bulunmaları ve Kuvay-ı Milliye hareketini
desteklemeleridir. İtalyanlar ileride ekonomik açıdan sömürebilmek için halkla
iyi geçinmeye çalıştılar. II. İnönü Savaşı’nın kazanılmasından sonra işgal
ettikleri yerleri terkettiler (5 Temmuz 1921).
Batı Cephesi
Birinci İnönü Savaşı (6 - 10 Ocak 1921)
Savaşın Nedenleri;
- Türk ordusunun güçlenmesini engellemek
- Çerkez Ethem Ayaklanması’ndan yararlanmak
- TBMM Hükümeti’ne Sevr Barış Antlaşması’nı kabul
ettirmek istemişlerdir.
Yunanistan ile yeni Türk devleti
arasında yapılan savaşı, yeni kurulan Türk düzenli ordusu kazanmıştır.
Savaşın Sonuçları
- Türk milletinin düzenli orduya olan güveni
artmıştır.
- TBMM, bu zaferden sonra Londra Konferansı’na
davet edilmiştir.
- Zaferden sonra Afganistan’la dostluk ve
yardımlaşma anlaşması, Rusya ile Moskova Antlaşması imzalanmıştır.
Londra Konferansı (23 Şubat-12 Mart
1921)
I. İnönü Savaşı’nın kazanılması üzerine
İngilizler de TBMM gerçeğini kabul etmek zorunda kaldılar.
İtilaf Devletleri, İstanbul Hükümeti’ni
Londra Konferansı’na davet ettiler. İstanbul Hükümeti’nin göndereceği delegeler
arasında M. Kemal’in ya da M. Kemal’in yetki verdiği birisinin de yer almasını
istediler. Bu davranışlarıyla TBMM Hükümeti’ni tanımadıklarını göstermek
istemişlerdir.
Londra Konferansı’nın Sonuçları
- İtilaf Devletleri, TBMM Hükümeti’ni konferansa
çağırmakla onun varlığını hukuken tanımışlardır.
- Sevr Barış Antlaşması’nın çeşitli hükümleri
tartışma konusu yapılmaya başlamıştır.
- TBMM Hükümeti, bu konferanstan önemli sonuçlar
beklemiyordu. Fakat konferansa katılmakla “Türkler barış görüşmelerine
yanaşmıyorlar, savaşı uzatıyorlar” şeklindeki propagandanın önlenmesi
sağlanmıştır.
- Londra Konferansı’nın başarısızlıkla
sonuçlanması üzerine Anadolu’da Yunan saldırısı yeniden başladı. Bu durum
II. İnönü Savaşı’na neden olmuştur.
- Londra Konferansı sonrasında TBMM temsilcisi
Fransa, İngiltere ve İtalya ile ikili antlaşmalar yaptı. Fakat bu
antlaşmalarda “devletlerin eşitliği” ilkesine uyulmamıştır. Yapılan
antlaşmalar TBMM tarafından onaylanmadığından yürürlüğe girmemiştir.
Moskova Antlaşması (16 Mart 1921)
I. İnönü Savaşı’nda Yunanlılara karşı
kazanılan başarı ve TBMM temsilcisinin Londra Konferansı’na çağrılması üzerine
Moskova Antlaşması imzalandı (16 Mart 1921).
Moskova Antlaşması’yla;
- İlk defa büyük bir devlet TBMM’yi tanımıştır.
- Sovyet Rusya, Misak-ı Milli’yi tanıyan ilk
Avrupa devleti olmuştur.
- Sovyet Rusya, Sevr Antlaşması’nı tanımadığını
ilan etmiştir.
- Her iki devlet de kendilerinden önceki döneme
ait antlaşmaların geçersiz olduğunu bildirmiştir.
- Batum Gürcistan’a, dolayısıyla Sovyet Rusya’ya
bırakıldı. Buna karşılık Sovyetler, Kars ve çevresinin yeni Türk
Devleti’ne ait olduğunu kabul ettiler. Dönemin olağanüstü şartlarından
dolayı Batum Gürcistan’a bırakılmıştır. Bu durum Misak-ı Milli
sınırlarından verilmiş ilk tavizdir.
II. İnönü Savaşı (23 - 31 Mart 1921)
I. İnönü Savaşı’ndan kısa bir süre
sonra Yunanlılar yeniden saldırıya geçtiler. Yunan saldırısının başlamasında:
- Londra Konferansı’ndaki barış tekliflerinin
TBMM Hükümeti tarafından kabul edilmemesi
- İngilizlerin yeni bir saldırı konusunda
Yunanlıları teşvik etmeleri
- Yunanlıların Türk ordusunun teşkilatlanmasına
fırsat vermeden Eskişehir ve Afyon’u almak, Ankara üzerine yürüyerek
TBMM’yi dağıtmak istemeleri
- Sevr Antlaşması’nın TBMM’ye kabul ettirilmek
istenmesi
etkili olmuştur.
II. İnönü Savaşı’nın kazanılmasıyla:
- Halkın Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne olan
güveni artmıştır.
- İtalyanlar, Anadolu’da işgal ettikleri yerleri
boşaltmaya başlamışlardır (5 Temmuz 1921).
- M. Kemal Paşa, İsmet Paşa’ya bir telgraf
çekerek tebrik etmiş ve; Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin ters
alınyazısını da (makus talihini de) yendiniz.” demiştir.
Eskişehir - Kütahya Savaşları (10 - 24
Temmuz 1921)
Yunan saldırısının amacı; TBMM
Hükümeti’ni dağıtarak kesin sonucu elde etmekti. Bütün güçleriyle hazırlanan
Yunan ordusu geniş bir cephe üzerinde saldırıya geçti. Bu cephe İnönü’den
Afyon’a kadar uzanıyordu. Türk ordusu henüz II. İnönü Savaşı’nın yorgunluğunu
üzerinden atamadığından Yunan kuvvetleri karşısında başarılı olamadı.
Üstün kuvvetlerle yapılan Yunan
saldırısı karşısında Türk kuvvetleri yenilgiye uğradı. Bu gelişmeler üzerine M.
Kemal Paşa, İsmet Paşa’ya “Sakarya’nın doğusuna çekilmesi” tavsiyesinde
bulundu. Bunun üzerine Türk ordusu Sakarya nehrinin doğusuna çekildi.
Başkomutanlık Kanunu’nun Çıkarılması
- TBMM, Meclisin sahip olduğu yetkileri şahsında
toplamak ve Meclis adına uygulamak üzere M. Kemal Paşa’ya üç ay süreyle
Başkomutanlık yetkisi veren kanunu kabul etti (5 Ağustos 1921).
Başkomutanlık Kanunu’nun çıkarılmasıyla M.Kemal Paşa;
- TBMM’ye ait olan “yasama ve yürütme”
yetkilerini doğrudan kullanmaya başladı.
- İstiklâl Mahkemelerinin de kendisine
bağlanmasıyla “yargı” yetkisine de sahip oldu.
- Erzurum Kongresi’nde askerlik mesleğinden
ayrılan M. Kemal Paşa, milli irade ile başkomutan oldu.
Tekâlif-i Milliye Emirleri (7
– 8 Ağustos 1921)
Mustafa Kemal Paşa başkomutan olduktan
sonra Türk ordusunu yapılacak yeni savaşa hazırlamak amacı ile çalışmalara
başladı. Ordu asker sayısı olarak yetersiz olduğu gibi silah ve teçhizat
bakımından da çok zor durumda idi. Bundan dolayı Mustafa Kemal Paşa, Tekalif-i
Milliye Emirlerini yayınladı. Çıkartılan kanun ile Türk ordusunun
ihtiyaçlarının karşılanması ve savaş gücünün artırılması amaçlanmıştır.
Sakarya Meydan Savaşı (23
Ağustos - 12 Eylül 1921)
Yunan kuvvetleri 22 Ağustos 1921'de
Sakarya nehrini geçerek Türk kuvvetleriyle karşılaştılar.
22 gün gece ve gündüz devam eden savaş
13 Eylül 1921'de Türk ordusunun zaferiyle sona ermiştir.
Sakarya Savaşı’nın Sonuçları
- 1683 Viyana bozgunu ile başlayan Türk
gerileyişi Sakarya’da sona ermiştir.
- Türk ordusu ilk defa savunma durumundan
taarruz durumuna geçmiştir.
- TBMM ile Kafkas Cumhuriyetleri arasında Kars
Antlaşması yapılmıştır (13 Ekim 1921).
- Kars Antlaşması ile Türkiye’nin Doğu
sınırı kesinlik kazandı.
- Fransızlarla Ankara Antlaşması imzalanmıştır
(20 Ekim 1921).
- Yunanlılar taarruz gücünü kaybettikleri gibi,
İngiltere desteğinden de mahrum kalmışlardır.
- İtilaf Devletleri TBMM’ye ateşkes ve barış
teklifinde bulunmuşlardır.
İtilâf Devletleri’nin Barış Teklifleri
2 Mart 1922 tarihinde İtilâf Devletleri
Dışişleri Bakanları Türk ve Yunan taraflarına ateşkes teklifinde bulundular.
Yapılan teklifte, “iki taraf arasında askersiz bölge bırakılması, her iki
tarafın asker ve silah bakımından güçlenmemeleri, askeri açıdan Türk tarafının
İtilâf Devletleri’nin denetimi altında bulunması ve çarpışmaların üç ay süreyle
durdurulması” yer alıyordu. Böylece Türk ordusunun taarruz hazırlıkları
durdurulacaktı. Bu teklifler Yunanlılar tarafından hemen kabul edildi. Türk
tarafı ise bağımsızlık anlayışına ters düşen askeri denetim teklifini kabul
etmediğini bildirdi. Ateşkesin ancak memleketimizdeki yabancı kuvvetlerin
çıkmasıyla yapılabileceği belirtildi.
Büyük Taarruz
26 Ağustos 1922'de taarruz başladı. 27
Ağustos’tan itibaren Türk ordusunun üstünlüğü eline geçirmesi üzerine Yunan kuvvetleri
geri çekilmeye başladı. Aslıhanlar bölgesinde yapılan bu savaşa Dumlupınar
Meydan Savaşı denilmiştir. 30 Ağustos 1922 tarihinde de Yunan kuvvetlerinin
tamamen yok edildiği ve Başkomutan Mustafa Kemal’in doğrudan yönettiği savaşa
Başkomutanlık Savaşı denilmiştir. Yunan kuvvetlerinin yeni bir savaş hattı
oluşturmalarına engel olmak amacıyla M. Kemal Paşa, “Ordular, ilk hedefiniz
Akdeniz’dir, İleri!” emrini verdi. Yunan kuvvetleri İzmir’e doğru kaçarken Türk
ordusu 6 Eylül’de Balıkesir, 8 Eylül’de Manisa, 9 Eylül’de İzmir’e girdi. 17
Eylül’de ise Bandırma’ya ulaştı. 18 Eylül 1922 tarihinden itibaren Anadolu’da
artık hiçbir Yunan kuvveti kalmamıştır.
Büyük Taarruz’un Sonuçları
- Milli mücadele başarıya ulaşmıştır.
- Anadolu’da İtalyan ve Fransız işgalinden sonra
Yunan işgali de sona ermiştir.
- Kurtuluş Savaşı’nın askeri safhası başarıyla
tamamlanmıştır.
- Türk ordusu Çanakkale ve İzmit civarında
İngiliz kuvvetleri ile karşı karşıya gelmiştir.
- İçte milli birlik ve bütünlük sağlanmıştır.
Mudanya Ateşkes Anlaşması (11 Ekim
1922)
Mudanya Ateşkes Anlaşması’na göre:
- Türk - Yunan kuvvetleri arasındaki savaş sona
erecektir.
- Yunan kuvvetleri Meriç nehrine kadar olan Doğu
Trakya’yı 15 gün içinde boşaltacaklardır.
- Doğu Trakya TBMM’nin jandarma kuvvetlerine
bırakılacaktır. Ancak bu kuvvetler 8.000'i geçmeyecektir.
- İstanbul, Boğazlar ve çevresinin yönetimi TBMM
Hükümeti’ne bırakılacaktır. İtilaf Devletleri barış yapılıncaya kadar
İstanbul’da kuvvet bulunduracaklardır.
- Barış antlaşması yapılıncaya kadar Türk
silahlı kuvvetleri Çanakkale ve İzmit yarımadasında belirlenen çizgiyi
geçemeyeceklerdir.
Mudanya Ateşkes Anlaşması’yla:
- Türk Kurtuluş Savaşı’nın askeri safhası sona
erdi.
- Yeniden silahlı çatışmaya girilmeden
diplomatik başarılarla Doğu Trakya ve İstanbul kurtarıldı.
- İstanbul, Boğazlar ve çevresinin TBMM
Hükümeti’ne bırakılması ile Osmanlı Devleti hukuken sona erdi.
Lozan Antlaşması
Lozan Konferansı’nda Alınan Önemli
Kararlar
Sınırlar
Suriye Sınırı : 20 Ekim 1921 tarihli Ankara
Antlaşması’nda belirlenen sınırlar kabul edilmiştir.
Irak Sınırı : Musul-Kerkük sorunundaki
anlaşmazlıktan dolayı sınır belirlenememiştir. Sınırın daha sonra TBMM ile
İngiltere arasında yapılacak ikili görüşmelerle belirlenmesine karar
verilmiştir.
Boğazlar
- Boğazların idaresi, başkanlığını bir Türk’ün
yapacağı uluslararası komisyona bırakılmıştır.
- Boğazların her iki yakasında 20'şer km’lik
askerden arındırılmış bölge oluşturulmuştur.
- Oluşturulan askersiz bölgeye olağanüstü bir
durum yaşandığında Türkiye’nin asker sokabileceği kararlaştırılmıştır.
- Boğazlardan ticaret gemilerinin serbestçe
geçmesine karar verilmiştir. Savaş gemilerine ise tonaj sınırlaması
getirilmiştir.
- İstanbul’daki işgal güçlerinin şehri bir buçuk
ay içerisinde boşaltmaları kararlaştırılmıştır.
Kapitülasyonlar
Lozan’ın en çok tartışılan konusu, hiç
taviz verilmeden çözülmüş ve kapitülasyonlar kesin olarak kaldırılmıştır.
Ermenistan Sorunu
Sevr Antlaşması ile Doğu Anadolu’da
kurulmasına karar verilen Ermeni Devleti’nin kuruluşundan vazgeçilmiş ve
bölgenin Türk toprağı olduğu kabul edilmiştir.
Adalar
Oniki Ada İtalyanlara, Bozcaada ve
Gökçeada Çanakkale Boğazı’nı kontrol ettiği için TBMM’ye, diğer Ege adaları ise
Yunanistan’a verilmiştir. Yunanistan’ın Anadolu kıyılarına yakın olan adaları
askeri amaçları için kullanması yasaklanmıştır.
Borçlar
- Duyun-u Umumiye (Genel Borçlar İdaresi)
kaldırılacaktır.
- Osmanlı Devleti’nden ayrılan devletlere
Osmanlı borçlarından hisse verilecektir.
- Osmanlı borçlarının büyük bölümünü TBMM
ödeyecektir.
- Borçlar Türk lirası olarak ve taksitler
halinde ödenecektir.
Azınlıklar
XIX. yüzyıl başlarından beri
Türkiye’nin başını ağrıtan azınlıklar sorunu Türkiye’deki bütün azınlıkların
Türk vatandaşı kabul edilmesi ile çözümlenmiştir. Azınlıklara, Türk
vatandaşlarına tanınan tüm haklar tanınmış, ayrıcalıkları ise kaldırılmıştır.
Türkiye’deki en kalabalık azınlık durumunda bulunan Rumların İstanbul’dakiler
hariç Yunanistan’a gönderilmesi kararlaştırılmıştır. Buna karşılık Batı Trakya
hariç Yunanistan’da yaşayan Türklerin Türkiye’ye gönderilmesine karar
verilmiştir.
Yabancı Okullar
Türkiye’deki yabancı okulların bağlı
bulunacakları rejim Lozan’da bir esasa bağlanmıştır. Buna göre yabancı okullar
Türk kanunlarına ve diğer okulların bağlı bulundukları tüzük ve yönetmelik
hükümlerine uyacaklardır. Türk Hükümeti bu okulların öğrenimini
düzenleyecektir.
Savaş Tazminatı
Kurtuluş Savaşı’nın en büyük sorumlusu
durumunda bulunan, Anadolu’nun büyük bir bölümünü tahrip eden ve Türk milletini
iki yıl boyunca savaş felaketi ile karşı karşıya bırakan Yunanistan savaş
tazminatı olarak Karaağaç’ı Türkiye’ye bırakmıştır.
Patrikhane
I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş
Savaşı boyunca azınlıklar ve dış güçlerle birlikte hareket eden Fener
Patrikhanesi’nin, yabancı kiliselerle ilişki kurmaması şartı ile Türkiye’de
kalması kabul edilmiştir.