1. Çevre Sorunları
Çevre sorunları, insanların yaşadıkları doğal ortamı
bozmaları ile ortaya çıkar. İnsanlar kendilerine daha iyi yaşama koşulları
sağlamak için çevreye zarar verirler.
Ülkemizde özellikle büyük şehirlerde kalitesiz yakıt
kullanımından dolayı hava kirliliği meydana gelmektedir. Fabrikalardan ve
evlerden çevreye atılan bazı maddeler (poşet gibi) toprak kirliliğine neden
olur.
Özellikle sanayi bölgelerinin yakınındaki kentlerin
kanalizasyonları akarsular, deniz ve göllerin kirletilmesine neden olmaktadır.
Ayrıca gemilerden boşaltılan bazı maddeler ve deniz kazaları bu kirlenmeyi
artırmaktadır.
Su ve toprak kirliliğine neden olan maddelerin bir kısmıda
katı atıklardır. Katı atıklar; plâstik maddeler, cam ürünleri, metalik maddeler
(konserve ve meşrubat) ve ağaç ürünleri (kağıt, karton gibi).
Özellikle
büyük kentlerde arabaların motor ve klakson gürültüleri ile bazı eğlence
yerleri ve bazı iş yerleri de gürültü kirliliğine neden olmaktadır.
Çevre sorunlarının çözümünde bize ve devlete düşen
görevler;
- Ormanlarda izinsiz ağaç
kesmeyip, ateş yakmamalıyız.
- Fabrikaların zehirli
atıkları ve kanalizasyon suları akarsulara, göllere ve denizlere
akıtılmamalıdır.
- Çöpleri rastgele çevreye,
akarsulara, göllere ve denizlere atmamalıyız.
- Kaliteli yakıtlar
kullanmalıyız.
- Çevre sorunlarının çözümü
için sivil toplum kuruluşlarına yardımcı olmalıyız.
- Çevre sorunlarının
önlenmesi için devletin çeşitli zorunluluklar getirmesi gerekmektedir.
- Çevre bakanlığı daha aktif
bir şekilde çalışmalıdır.
- Yerel yönetimler çevre sorunlarına daha fazla ilgi göstermelidir.
Doğal
afetler, insanları olumsuz etkileyen doğal olaylardır. Büyük oranda can ve mal
kaybına neden olurlar. İnsanlara ve ülkelere büyük zarar verirler. Doğal
afetlerin kontrol altına alınıp durdurulması da mümkün değildir. Bazı doğal
afetleri şöyle sıralayabiliriz;
a. Depremler
Yer kabuğunda meydana gelen ani sarsıntılara deprem
denir. Yeryüzünün belirli yerlerinde sıklıkla görülür. Buralara deprem
kuşakları denir.
Bunların
en önemlisi Kuzey Anadolu Deprem Kuşağı’dır. Bu kuşak Saros körfezinden
başlayarak Marmara denizinin kuzeyinden İzmit körfezi ve Karadeniz
Bölgesi’ndeki sıradağların arasındaki çukurluklardan Van gölünün kuzeyine kadar
ulaşır.
Ülkemizdeki
deprem alanlarının dağılışı
Deprem öncesi alınması gereken önlemler;
- Deprem kuşağına yerleşim
yeri kurulmamalıdır.
- Zemini sağlam olmayan
yerlere yerleşilmemelidir.
- Binalar yüksek katlı
olmamalı ve inşaat tekniklerine uygun yapılmalıdır.
- Halka deprem konusunda
eğitim verilmelidir.
Deprem sırasında yapılması gerekenler;
- Soğukkanlı davranılmalıdır.
- Balkon ve pencereden
atlanmamalıdır.
- Elektrik sigortası ve hava
gazı vanası kapatılmalıdır.
- Bina içinde sağlam
eşyaların yanında çömelmiş durumda bulunulmalıdır.
- Sarsıntı biter bitmez
binadan çıkılmalıdır.
Ülkemizin büyük bir kısmı deprem tehlikesi altında olduğu
için depreme karşı her zaman hazırlıklı olmalıyız. Kısacası depremle yaşamayı
öğrenmeliyiz.
b. Erozyon
Sel suları ve rüzgârlar tarafından aşındırılarak taşınan
toprakların barajlara, göllere ve denizlere biriktirilmesine erozyon
denir.
Yurdumuz yarı kurak bir iklime sahip olduğu için önemli bir
kısmı bitki örtüsünden yoksundur. Aynı zamanda yurdumuz çok engebeli bir
araziye sahiptir.
Bunlardan dolayı ülkemizde çok şiddetli erozyon meydana
gelmektedir. Sağanak yağışlar, orman ve otlakların tahribi ile arazilerin
yanlış kullanımı da erozyonu artıran faktörlerdendir.
Erozyon sonucunda toprağın en verimli olan kısmı taşındığı
için tarım alanlarında azalma meydana gelir. Taşınan toprağın bir kısmı baraj
göllerine dolarak barajların kullanım sürelerinin kısalmasına neden olur.
Toprak erozyonu ülkemiz için çok önemli bir sorundur. Çünkü
tahrip edilen toprakta bitkiler yetişmeyecektir. Bu yüzden topraklarımızda
tarım yapmak zorlaşacaktır. Bu durumda ülkeler açlık tehlikesi ile karşı
karşıya kalabilirler.
Erozyonla mücadele için özel bir kuruluş olan TEMA (Türkiye
Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı) kurulmuştur.
TEMA erozyon konusunda eğitici çalışmalar yaparak, erozyonu önlemek için
faaliyetlerde bulunur.
Erozyonu önlemek için;
- Orman alanları korunmalı
- Boş araziler
ağaçlandırılmalı
- Meralar korunmalı
- Eğimli yamaçlar
taraçalandırılmalı
- Tarlalardaki anız örtüsü
yakılmamalıdır.
Kısacası erozyonu önlemek için bitki örtüsü korunmalıdır.
c. Toprak kayması
Yamaçlarda bulunan toprağın, kütle halinde kayarak aşağı
doğru inmesi olayına toprak kayması denir. Toprak kaymasına heyelân da
denir. Bazen toprakla birlikte altındaki kayanın bir bölümü de yer değiştirir.
Toprak kaymasının nedenleri;
- Yer şekillerinin fazla
eğimli olması
- Yağışlar ve eriyen kar
sularının toprağı kaygan hale getirmesi
- Özellikle killi toprakların
yağış sularını emerek kayganlaşması
- İnsanların yol yapımı ve
inşaat çalışması gibi faaliyetleri de toprak kaymasına neden olabilir.
Ülkemizde görülen
heyelânların mevsimlere dağılış oranları
Ülkemizde toprak kaymaları en fazla ilkbahar mevsiminde
görülmektedir. Bunun en önemli nedeni kar erimeleridir. Toprak kayması en fazla
Karadeniz Bölgesi’nde meydana gelmektedir. Özellikle Doğu Karadeniz Bölümü’nde
heyelânlar çok fazla olmaktadır.
Toprak kayması sonucunda göller de oluşur. Vadi boyunca
akan bir akarsuyun önü toprak kayması ile kapanarak göller oluşabilir.
Trabzon’daki Sera ve Erzurum’daki Tortum gölleri buna örnek olarak verilebilir.
d. Sel baskınları ve önleme çalışmaları
Sel, sağanak yağış ve hızlı kar erimeleri sonucu çok
miktarda suyun akışa geçmesi ile meydana gelir. Sel, önüne gelen taşları,
toprakları, bitkileri sökerek taşımaktadır. Sel, ülkemizde çok görülen bir
doğal afettir. Her yöremizde sel felaketleri meydana gelebilir. Fakat en fazla
Doğu Karadeniz Bölümü’nde görülür. En fazla ilkbahar mevsiminde sel meydana
gelir. Bu mevsimde artan yağmurlar selleri oluşturur. Yaz aylarında görülen
sellerin nedeni sağanak yağışlardır. Ülkemizde sellerin başlıca oluş nedenleri;
- Sağanak yağışlar ve hızlı
kar erimeleri
- Arazinin bitki örtüsünden
yoksun olmasıdır.
Sel baskınları verimli tarım topraklarını taşır. Tarım
alanlarındaki ürünlere zarar verir. Ev, yol ve köprülere zarar verir. Seller
sonucunda ulaşım ve haberleşmede aksamalar olur. Sellerin zararlarından
korunmak için,
- Akarsu yataklarına
yerleşilmemelidir.
- Akarsu yataklarının
kenarlarına taşkınları önlemek için setler yapılmalıdır.
e. Çığ
Çığ, büyük kar yığınlarının yamaç boyunca hareket
etmesidir. Yüksek dağlık alanlardaki dik yamaçlarda bulunan karların değişik
seslerle harekete geçmesi sonucu oluşur. Çığ, ülkemizde en fazla Doğu Anadolu
Bölgesi’nde görülür. Bunun nedeni kar yağışlarının fazla olmasıdır.
f. Yangınlar
Yangınların bir kısmı yerleşim yerlerinde meydana gelir.
Bunlara insanlar neden olmaktadır. Fakat özellikle orman yangınları büyük doğal
afetler arasında gösterilebilir. Orman yangınları en fazla yaz ve sonbahar
mevsimlerinde görülür. Orman yangınları doğal çevreye zarar verdiği gibi ülke
ekonomisine de büyük zarar verir. Orman yangınları; erozyon, sel, heyelân ve
kuraklığa neden olur. Orman yangınlarına karşı alınacak önlemleri şu şekilde
sıralayabiliriz;
- Ormanlarda yapılan
pikniklerde ateş yakılmamalı, sigara izmariti atılmamalıdır.
- Orman içinde yollar
açılmalıdır.
Orman içinde haberleşme ve yangın söndürme sistemi
kurulmalıdır.