Anadolu
Medeniyetleri
Anadolu, göç ve ticaret yollarının
üzerinde bulunması, Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlaması, topraklarının
verimli olması ve ikliminin insanların yaşayışına uygun olması gibi nedenlerden
dolayı zengin ve yüksek kültürlerin beşiği olmuştur. Karşılıklı kültür alış -
verişleri Anadolu’da uygarlıkların gelişmesini hızlandırmıştır.
M.Ö. II. Binden M.Ö. VI.Yüzyıla Kadar
Türkiye
Hititler
Hititler, M.Ö. 2000 yılı başlarında
Kafkaslardan Orta Anadolu’ya gelerek Kızılırmak kıvrımı içine yerleşmişlerdir.
Hititler, M.Ö. 1400 yıllarında imparatorluk haline gelmişlerdir.
Bu dönemin en önemli gelişmesi,
Hititler ile Mısırlılar arasında yapılan Kadeş Savaşı Antlaşması’dır. M.Ö.
1296’da yapılan Kadeş Antlaşması tarihte bilinen ilk yazılı antlaşmadır.
Hitit Devleti, M.Ö. 1200 yıllarında
batıdan gelen kavimler tarafından parçalanmıştır. Ege göçlerinden sonra şehir
devletleri halinde yaşayan Hititlere M.Ö. 700 yıllarında Asurlular son
vermişlerdir.
Asurlulardan sonra Türkiye’de Pers
egemenliği kurulmuş ve Hitit halkı tamamen Pers hakimiyetine girmiştir.
Frigyalılar
Frigler, Ege göçleri sırasında
Anadolu’ya gelerek M.Ö. 800 yıllarında Gordion (Polatlı) merkezli bir devlet
kurdular.
Kafkaslar üzerinden gelen Kimmerlerin
egemenliği altına giren Frigyalılara Persler son vermişlerdir.
Lidyalılar
Lidyalılar, Frigyalılar gibi M.Ö.
1200’lerde Anadolu’ya gelerek, bugünkü Gediz ve Küçük Menderes vadileri
arasında kalan bölgede Kral Giges tarafından Sard (Salihli) merkezli bir devlet
kurmuşlardır. Pers saldırılarına dayanamayan Lidya Devleti, M.Ö. 546 yıllarında
yıkılmıştır.
İyonyalılar
Dorların baskısı sonucunda Akaların bir
kısmı Yunanistan’dan Batı Anadolu’ya göç etmişler ve İzmir çevresindeki yerli
halkla kaynaşarak şehir devletleri kurmuşlardır. Bu şehir devletleri arasında
siyasal birlik sağlanamamıştır. İyon şehir devletleri arasında en tanınmışları Efes,
Milet, Foça ve İzmir’dir.
Ön Asya’dan gelen ticaret yollarının
bitim noktasında bulunan İyonyalılar, kısa zamanda ileri bir medeniyet
kurmuşlar ve kolonicilik faaliyetleriyle zenginleşmişlerdir.
Urartular
Urartu Devleti, Doğu Anadolu’da Asya
kökenli Hurriler tarafından kurulmuştur. Urartuların merkezi Tuşpa (Van)’dır.
Bölgenin en güçlü devletlerinden biri olan Urartular, M.Ö. 600’lerde Medler
tarafından yıkılmıştır.
M.Ö. II. Binden M.Ö. VI. Yüzyıla Kadar
Türkiye’de Kültür ve Medeniyet
Devlet Yönetimi
İlkçağlarda Türkiye’de kurulan
devletler krallıkla yönetilmiştir. Bütün yetkiyi elinde bulunduran krallar,
aynı zamanda başkomutan, baş yargıç ve baş rahiptir.
Bu durum
kralların siyasi askeri ve dini yetkileri kendilerdinde topladıklarını ve
güçlerini arttırdıklarını göstermektedir
|
Başlangıçta Hitit Krallığı, feodal
beyliklerden oluşuyordu. Daha sonraları bu beylikler kaldırılarak yerlerine
merkezden valiler atanmıştır. Böyle bir değişiklikle Hititler merkezi otoriteyi
güçlendirmeyi amaçlamışlardır.
Hititlerin ilk zamanlarında kralın
yetkileri soylulardan oluşan Pankuş Meclisi tarafından sınırlandırılmıştır.
Ancak imparatorluk döneminde Pankuş Meclisi’nin yetkileri azalırken kralın
yetkileri artmıştır.
Dolayısıyla soylular yönetimden
uzaklaştırılmıştır. Devlet yönetiminde kraldan sonra en yetkili kişi Tavananna
adı verilen kraliçeydi. Tavananna, dini törenlere ve bayramlara başkanlık
yapar, kral savaşa gittiğinde ülkeyi yönetirdi. Hatta Kadeş Antlaşması’nda
Hitit kralının yanında kraliçenin de imzası yer almıştır. Bu durum Hititlerde
kadınların devlet idaresinde etkili olduğunu göstermektedir.
Hititlerde Pankuş
Meclisi'nin bulunması meşrutiyete benzeyen bir yönetim varlığını ve
kralların yetkilerinin bir dönem kısıtlandığını göstermektedir.
|
Ordu
Türkiye; topraklarının verimli olması
ve ticaret yolları üzerinde bulunması sebebiyle sık sık istilalara uğramıştır.
Bu durum Anadolu’da kurulan devletleri askerliğe önem vermeye zorlamıştır.
Ticaret faaliyetleriyle zenginleşen
Lidyalılar, Anadolu’ da ücretli askerlik sistemini kurmuşlardır. Ancak bu
askerler arasında dil ve taktik birliği olmadığı gibi vatan - millet sevgisi de
yoktu. Sadece para için savaşan ücretli askerlerin başarı kazanmasını
zorlaştırmıştır. Bu durum Lidyalıların yıkılmasında etkili olmuştur.
Hukuk
Anadolu’da İlkçağ hukuku, komşu
medeniyetlere göre yumuşak bir karakter taşımaktadır. Anadolu’da yapılan
kanunlarda komşu medeniyetlerin önemli etkisi ve katkısı olmuştur.
Hititler, kanunlarını Mezopotamya’dan
almakla beraber, ilaveler ve düzeltmelerle Anadolu’da ilk kanunları
yapmışlardır. Medeni hukuk ve ceza hukuku büyük gelişme göstermiştir. Hitit
kanunları, hür vatandaşlara olduğu kadar kölelere de mülkiyet hakkı tanıyordu.
İlkçağ
devletlerinin temel geçim kaynağı tarım ve hayvanlılık olduğu için tarım ve
hayvanlığı korumaya yönelik ağır cezalar içeren kanunlar
yapmışlardır.Örneğin;Frigyalılarda öküz kesene ölüm cezası verilmiştir
Hititlerde krallın buyruklarına karşı
gelmek develete baş kaldırmak büyük suç sayılmış ve ölümle cezalandırılmıştır
Bu da Hititlerin merkezi otoriteye önem verdiklerini göstermektedir
|
Din ve İnanış
İlkçağlarda Türkiye’de çok tanrılı bir
din anlayışı hakimdi. Bu nedenle Anadolu için “Bin Tanrı İli” denilmiştir.
Anadolu’nun batısında kurulan medeniyetler Yunan tanrılarından, doğuda kurulan
medeniyetler ise, Mezopotamya tanrılarından etkilenmişlerdir. Bu durum,
Türkiye’nin coğrafi konumundan doğan tabii bir sonuçtur.
İlkçağ
insanlarında uğraş alanlarındaki gelişmeler inançları üzerinde etkili
olmuştur.Örneğin tarım faaliyetlerine önem veren Frigyalılarda en büyük tanrı
olarak bereket tanrısı Kibele'yi kapul etmeleri gibi
|
Sosyal ve İktisadî Hayat
Anadolu’da halk sosyal sınıflara
ayrılmıştı. En üst sınıf olarak kabul edilen kral ve ailesi devletin yönetimini
üstlenmiştir. Anadolu’da asillerden başka rahipler, sanatçılar, askerler,
memurlar ve köleler gibi sınıflar da bulunuyordu.
Anadolu'da
bu sınıfların bulunması Türkiye'de yaşayan insan topluluklarının arasında
eşitsizliğin olduğunu göstermektedir.
|
Ticarete büyük önem veren Lidyalılar,
bu amaçla Efes’ten başlayarak Mezopotamya’ya kadar uzanan Kral Yolu’nu
yapmışlardır. Bu yolun yapılması sonucunda;
- Lidyalılar zenginleşmiştir.
- Doğu - Batı kültürleri arasında etkileşim
artmıştır.
- Takas usulünün gelişen ticareti
karşılayamaması üzerine M.Ö. 700 yıllarında Lidyalılar ilk parayı
kullanmışlardır.
Lidayalıların
parayı icat etmeleri;alışverişi kolaylaştırmış ekonomik hayatı canlandırmış
sermaye birikimine ve finans sektorünün oluşmasına ortam hazırlamıştır.
Paranın kullanılmasına başlanmasından sonra değiş dokuş(takas)
uygulaması ortadan kalkmıştır.
|
Denizci bir medeniyet olan İyonyalılar,
Akdeniz ve Karadeniz’de koloniler kurarak ticaret faaliyetleriyle
zenginleşmişlerdir.
Bir devletin ekonomik, siyasal ve
sosyal nedenlerden dolayı, kendi sınırları dışında ele geçirip yönettiği ülkeye
veya topraklara koloni denir. Kolonilerin kurulmasında;
- Hammadde ihtiyaçlarının karşılanması
- Üretim fazlası mallar için pazar bulunması
- Askeri gücün artırılmak istenmesi
- Diğer devletlere askeri, siyasal ve ekonomik
alanlarda üstünlük sağlama düşüncesi etkili olmuştur.
Yazı ve Edebiyat
Anadolu’ya yazıyı Mezopotamya
medeniyetlerinden Asurlular getirmiştir.
Hititler ve Urartular, Asurlulardan
aldıkları çivi yazısını kullanmışlar, ayrıca Hititler kendi icatları olan
hiyeroglif yazısını da kullanmışlardır. Frigyalılar, Lidyalılar ve İyonyalılar
Fenikelilerin alfabesini kullanmışlardır.
Hititlerden kalan en önemli yazılı
eserler anal adı verilen yıllıklardır. Hititler anallarla (yıllıklar)
Anadolu’da tarih yazıcılığını başlatmışlardır.
Hitit
yıllıklarında kralların,zaferi kadar yenilgilerininde yıllıklara yazdırılması
tarafsız bir tarih anlayışına sahip olduğunu göstermektedir.Bu yıllıklar
,İlkçağ Anadolu tahihinin aydınlanmasında önemli rol oynamışlardır.
|
Bilim ve Sanat
Anadolu medeniyetleri içinde her yönden
en ileri olanı İyonyalılardır. İyonyalılar özgür düşüncenin ve pozitif
bilimlerin öncüsü olmaları yönüyle önem taşırlar. Felsefe, matematik ve tıp
bilimlerinin temeli İyonya’da atılmıştır.
Hitit sanatı, Mezopotamya sanatının
etkisinde gelişmiştir. Heykelcilik ve kabartmacılık gelişen başlıca sanatlar
olmuştur. Hititlerin en önemli kabartmaları Yazılıkaya ve İvriz
kabartmalarıdır. Frigyalılarda dokumacılık, maden işçiliği, kaya mimarisi,
Lidyalılar da dokumacılık, çömlekçilik, dericilik ve madencilik, Urartular da
maden işlemeciliği, su mimarisi, İyonyalılarda ise, saray ve tapınak mimarisi
gelişmiştir.
İskender İmparatorluğu
M.Ö. 337’de tahta geçen İskender, önce
Yunanistan’daki bütün şehir devletlerini, sonra da Anadolu, İran, Irak, Suriye
ve Mısır’da Perslere ait tüm toprakları kendine bağlamayı başardı. Büyük
İskender’in Asya seferinin sonucunda Hellenizm uygarlığı doğmuştur. Büyük
İskender, 33 yaşında öldü (M.Ö. 323). İskender’in ölümünden sonra kazanılan
topraklarda bağımsız devletler kurulmuştur.
Roma İmparatorluğu
Romalılar; disiplinli, planlı ve
teşkilatlı hareket ederek kısa sürede bütün İtalya’yı Roma’ya bağlamışlardır.
Bu gelişmelerden sonra Romalılar, Doğu Akdeniz’e yönelmişlerdir. İskender
İmparatorluğu parçalandıktan sonra Selevkoslar Krallığı’nı yenerek Türkiye
topraklarının tamamına hakim olmuşlardır.
Roma İmparatorluğu’nun siyasal
tarihinde; Krallık Cumhuriyet ve İmparatorluk dönemleri yaşanmıştır. Merkezi
yönetimin zayıflaması, eyaletlerin güçlenmesi, Hristiyanlığın yayılması,
Kavimler Göçü’nün meydana getirdiği kargaşa, iç savaşlara katılan orduların
sınırları ihmal etmesi gibi nedenlerden dolayı Roma İmparatorluğu, Doğu ve Batı
olarak parçalanmıştır (395). Bunlardan Batı Roma 476’da, Doğu Roma ise 1453’te
yıkılmıştır.
Roma’da patricilerle (soylular) plepler
(Roma’ya sonradan gelen halk) arasında çatışmalar olmuştur. Romalılar Yunan
kanunlarından yararlanarak 12 Levha Kanunlarını yapmışlardır. Patrici-Plep
mücadelesi 12 Levha Kanunlarından sonra da devam etmiştir.
Gümümüz Batı
dünyasında uygulanan hukuk kurallarının temeli Roma hukukuna dayanır.
Bu hukuk kuralları bazı değişikliklerle Bizans hukuku adıyla Doğu Roma 'da
yürürlükte kalmıştır
|
Romalılar ticareti geliştirmek amacıyla
Anadolu’da yeni yollar yapmışlar ve ihtiyaç duydukları ürünleri Anadolu’dan
götürmüşlerdir.
Romalılar; Fenikeliler, İyonyalıların
ve Yunanlıların geliştirdiği alfabeye son şeklini kazandırmışlar ve “Latin
Alfabesi”ni oluşturmuşlardır. Mısır’dan aldıkları Güneş yılı esaslı takvimi,
Sezar ve Papa XIII. Gregor dönemlerindeki düzenlemelerle bugün kullandığımız
şekle getirmişlerdir.
Mezopotamya Medeniyetleri
Sümerler birbirinden bağımsız birçok
küçük şehir devletçiklerinden oluşan bir uygarlık kurdular.
Şehir devletleri arasında savaş eksik
olmuyordu. Kuvvetli prensler, yakınındaki diğer şehirlere de söz geçirerek
büyük krallıklar kuruyordu.
Mezopotamya’daki ilk medeniyet olan
Sümerler, aynı zamanda tarihte bilinen ilk yazıyı da kullanmışlardır. M.Ö.
3000’lerde kullanılmaya başlanan yazı sayesinde kültür aktarımı kolaylaşmıştır.
Aşağı Mezopotamya’da bulunan Sümerlerin
kralı Urugakina tarafından ilk yazılı kanunlar yapılmıştır (M.Ö. 2375). Bu
kanunların cezalandırma yöntemi genel olarak “fidye” yani “bedel” sistemine
dayalıydı.
Çok tanrılı dine inanan Sümerlerin
kralları rahip - kral olarak bilinirdi. Öncelikle dini amaçlı yaptıkları
“Ziggurat” denen tapınaklar aynı zamanda rasathane ve soğuk hava deposu olarak
kullanılmıştır.
Bilimde ilerlemiş olan Sümerler dört
işlemi kullanmışlar ve dairenin alanını hesaplamayı başarmışlardır. Edebiyat
alanında günümüze kadar ulaşan en önemli eserleri Yaradılış, Tufan ve Gılgamış
destanlarıdır.
Akadlar tarihte bilinen ilk büyük imparatorluğu, ilk düzenli ve sürekli orduları kurmuşlar, bunun sonucu olarak Sümer uygarlığını Ön Asya’ya yaymışlardır.
Akadlar tarihte bilinen ilk büyük imparatorluğu, ilk düzenli ve sürekli orduları kurmuşlar, bunun sonucu olarak Sümer uygarlığını Ön Asya’ya yaymışlardır.
I. Babil Devleti’nin krallarının en
önemlisi olan Hammurabi ilk anayasa olarak kabul edilen “Hammurabi
Kanunları’nı” yapmıştır. Bu kanunlar yapılırken daha önce uygulanan kanunlardan
yararlanılmıştır. Urugakina Kanunlarına göre daha sert cezalar vardır. Bazı
suçlara kısas cezaları verilmiştir.
Babil Kralı
Hammurabi rahip-kral anlayışını reddederek gücünü dinden değil askeri
kuvvetten almıştır.Mutlak Krallık sistemi Hammurabi ile başlamıştır.
|
M.Ö. 2000 yıllarında Asurlular,
Anadolu’da ticaret kolonileri kurarak hem ticareti geliştirmişler, hem de
Anadolu’da yazılı devirleri başlatmışlardır. Kayseri yöresindeki Kültepe’de
ticaretle ilgili Asurca birçok tablet bulunmuştur.
Mısır Medeniyeti
Mısır Medeniyeti, Nil nehrinin çevresinde
kurulmuştur. Etrafının çöllerle çevrili olması, diğer medeniyetlerle daha az
etkileşmesine neden olmuştur.
Mısırlılar öldükten sonra dirilmeye
inanmışlar ve bu nedenle diğer yaşamlarında kullanabilmek için bazı eşyalarını
mezarlarına koymuşlardır.
Mısır sanatı dini ağırlıklıdır. Yeniden
dirileceklerine inandıklarından cesetlerin bozulmamasına dikkat etmişler ve
Mısırlılarda mumyacılık milli sanat haline gelmiştir. Mumyacılık faaliyetleri
insan vücudunun yakından tanınmasını ve Mısır’da tıp biliminin gelişmesini
sağlamıştır.
Mısırlılar, resim yazısı denilen
hiyeroglif yazısını kullanmışlardır. Gök cisimlerini incelemek için
rasathaneler kurmuşlar ve astronomide oldukça ilerlemişlerdir. Bugün
kullandığımız Miladi takvimin ilk düzenli şeklini Mısır medeniyeti
oluşturmuştur.
Mısır ekonomisinin temelini tarım
ürünlerinden sağlanan gelirler oluşturuyordu. Mısır’da canlı bir ticaretin
olduğu bilinmektedir.
Fenikeliler
Fenikeliler, Lübnan dağları ile Akdeniz
sahili arasında kalan kıyı şeridine yerleşmişlerdir. Arazilerinin tarıma
elverişli olmaması ve Mısır’dan Anadolu’ya ulaşan ticaret yolu üzerinde
bulunmaları Fenikelilerin ticaret alanında ilerlemelerini sağlamıştır.
Fenikeliler şehir devletçikleri halinde yaşamış ve krallıkla idare
edilmişlerdir.
Fenikeliler kurdukları kolonilere
sadece ticari amaçlarını gerçekleştirmek için gittiklerinden dolayı askerliğe
önem vermemişler ve kolonilerini yurt edinmemişlerdir. Bu nedenle kolonilerini
kaybetmişlerdir.
Tarihe en önemli katkıları günümüz
Latin alfabesinin temelini oluşturan 22 harfli ilk alfabeyi bulmalarıdır.
Denizcilik
ve ticaret faaliyetleriyle gelişme gösteren Fenikeliler Doğu lve Ön Asya
uygarlıklarındaki gelişmeleri Batıya taşıyarak kültürler arası etkileşimi
sağlamışlardır.
|
İbraniler
Tarihte ilk defa tek tanrılı bir dine
inanan İbraniler, Musevilik dininin sadece kendi kavimlerine ait olduğunu kabul
ederek diğer toplumlarda yayılmasını engellemişlerdir. Bu durum dünyanın
değişik yerlerine dağılan Yahudilerin milli birliklerini korumalarını ve
varlıklarını sürdürmelerini sağlamıştır.
Yunan Medeniyeti
Dorlar taarfından Yunanistan’da kurulan
şehir devletçiklerine polis adı verilmiştir. Yunanistan’ da sınıflar
arasındaki mücadeleler sonunda sınıf farkları kaldırılmış ve demokrasi yönetimi
benimsenmiştir.
Yunanistan’da Halk gelirine göre,
“Dörtyüzler Meclisi” veya “Halk Meclisleri”nde yönetime katılma olanağı elde
etmiştir.
Yunanistan’da yapılan
kanunlarla demokratikleşme yolunda önemli bir adım olmasına rağmen asillerin
yetkileri ellerinden alındığı için diğer sınıflar arasında mücadele yine devam
etmiştir.