Rönesans’la birlikte hatta daha önce Avrupa’da
başlayan gelişmeler, XIX.yüzyılla birlikte üretimle üretimde uygulanmaya
başladı. Bunun doğal sonucu olarak üretim arttı. Avrupa’da üretim artması
sermayenin askeri alana da kaydırılmasına sebep oldu. Silah endüstrisi de
bundan etkilendi. Böylece Avrupa’nın bütün dünya üzerindeki hakimiyetinin
kurulması sağlandı.
XVIII.yüzyıla kadar, ekonomik yaşam tarım, küçük el sanatları ve
ticarete dayanıyordu. Topraklar büyük ölçüde soyluların ve kilisenin hakimiyeti
altındaydı. Siyasal güç ise aristokrasinin elindeydi. Önce İngiltere’de ardı
ardına olan devrim, daha sonra ise, kara Avrupa’sında Fransız İhtilali’yle
gelen liberalizm ve milliyetçilik akımları, ekonomik yapıda değişmeleri
başlattı. Buhar gücüyle çalışan makinenin icat edilmesi, makineleşmiş endüstriyi
doğurdu ve Avrupa’da sermayenin birikimine sebep oldu. İngiltere’de ise sermaye
birikimi merkantilizm hareketi ve Cromwell’in denizcilik kanunları büyük ölçüde
sağladı.
Aslında endüstrileşme iki aşamalı olarak gerçekleşen bir olgudur.
Birincisi 1870 yılına kadar olan makine devrimi, ikincisi ise bu tarihten
itibaren başlayan teknoloji devrimdir.
XIV. ve XV.yüzyıllarda Almanya’da maden yataklarında suyu pompalamak
için dev araçların yapıldığı da bilinmektedir
Tekstil alanında Milano şehrinde bir çok yenilikler yapılmıştı.
İtalya’da. Ham ipeği eğirmek ve dokumak için su ile çalışan bir araç
yapmışlardı. Ancak Leornado da Vinci’nin
yaptığı buluşları göz önüne aldığımızda, İtalya’da sanayi devriminin
niçin başladığını İtalyan şehirlerinin
ulusal bir pazara sahip olması ile anlayabiliriz. Ayrıca İtalya’da tarım gerilemiş ve sermaye büyük ölçüde
azalmıştı. Öyleyse endüstri devriminin olgunlaşması için gerekli şartlar
nelerdir? Üretim yerlerinin limanlara yakın olması, maden, yakıt ve suyun bol
olması gerekiyordu. Ayrıca ulaşımda kolay olmalıydı. XVI. yüzyılda İngiltere’de
sanayi bütün Avrupalı devletlerden geri idi. Bir yüzyıl sonra ise, durum
tersine dönecekti. 1642 iç savaşı başladığında İngiltere, Avrupa’nın en sanayileşmiş
devleti idi. İngiltere bu konumunu yüzyıllar boyunca yitirmedi. İngiltere’de
bir çok atölyeler çalışıyordu. Ustalar ve işçiler durmadan eritiyorlardı. Fakat
bu dönemde sanayi devrimi terimi kullanılmaktadır.
Sanayi devriminde ustaların emeği yerine, üretim araçlarında nitelik ve
nicelik alarak meydana gelen gelişmeler dolayısıyla maliyet yükseldi ve artık işçilerin bunlara
tek başına sahip olamayacaklarını
anlaşıldı. Buharın kullanımını ister istemez makineleri bir araya getirmeyi
zorladı. Yani makineleri fabrikalara topladı. İşte imalathaneden fabrikaya
geçiş, sanayileşmenin dönüm noktası oldu. Artık nüfus işçileri toplumdan fabrikalarda
eşya üreten nüfusa doğru bir değişim gösterdi.
Endüstri
Devriminin Başlangıcı ve İlk Dönem, 1870 Yılına Kadar
Endüstri üretimi aile için
üretimi büyük ölçüde etkiledi. Makinaları basit el araçlarının yerini
aldı. El tezgahları ve eğirme makinaları gibi su veya buhar kol gücünün hayvan
enerjisinin yerini aldı. 1789’daki bu ani değişim birkaç iş kolunu etkiledi. ancak bunlar temel iş kolları idi.
Madencilik, mühimmat, tekstil ve meteoroloji gibi.
Demir cevherine olan ihtiyaç kömür madenciliğini XVIII. yüzyılda büyük bir iş alanına getirildi. Yüzyıllarca
bu işletmede mangal kömürü kullanılmıştı. Bu da İngiltere’de hızla ormanları
tüketiyordu. Bu yolda elde edilen demir maliyeti %80’ini oluşturuyordu. Bu
sebeple kömür kullanılmaya başladı. XVIII. yüzyılın başında 200,000 tondan çok kömür kullanıldı. Artık
İngiltere’de kömür ulusal zenginliğin bir simgesi haline geldi . Taş kömürü
cam, tuğla, şap, şeker, tuz, üretimini ve deniz suyunun buharlaştırılması gibi
sahalarda da kullanılıyordu. Yine endüstrinin ilk dönemlerinde ilk kez maden
kömürü ve demiri İngilizler kullandılar. Maden kömürünün fırınlarda
kullanılması demir üretimini ve kömüre duyulan ihtiyaç artırdı.
1784 yılında James Watt, bir
fabrikada bütün tezgahların bağladığı
buharlı bir makineyi yapmayı başardı. 1807 yılında ilk defa buharlı gemi
icat edildi. 1814’te de ilk buharlı lokomotif yapıldı.Böylece XVIII. yüzyılda başlayan ve XIX.yüzyılda hızlanan sanayi
devrimi, bilimle tekniği birleşti. Yeni sosyal ve ekonomik gelişmeleri
beraberinde getirdi. İngiltere’de ilk demir yolu 1830 yılında Manchester ile
Liverpool şehirleri arasında açıldı.sanayide
lokomotifin bulunması ve demir yolunun yapılması artık Avrupa ülkelerinin her
tarafına demir yolları uzandı. Kömür
eskiden gidilmeyen yerlere kadar taşındı. Böylece endüstrileşme kıyılardan
içlere doğru taşınmış oldu.
XIX.
yüzyılın ortalarına kadar süren bu endüstrileşme gelişmeleri, demir ve kömürün
asıl enerji kaynağını ve hammaddesini oluşturduğu makineleşme çagıdır. Bu dönem
sanayi devriminin simgeleri fabrika ve tirendir.
Endüstri
Devriminin İkinci Aşaması
1870 yılından sonra endüstri devrimi nitelik değiştirdi. Artık bilimsel buluşlar ve bunlar üretime
uygulanması ve devletin desteği ve
gerektiğinde örgütlediği büyük kuruluşların
eline geçti.
İkinci aşamada temel hammadde ve enerji kaynaklarında değişiklik ortaya
çıktı. Kömür ve demirin yanında çelik, elektrik, petrol ve kimyasal maddeler
üretim sürecine sokulunca, endüstrileşme bugün çevremizde gördüğümüz şeklini
aldı.
İçten yanmalı motor, telefon, mikrofon, telsiz, lamba, araba lastiği,
bisiklet, daktilo ve ucuz gazete kâğıdı gibi yenilikler ikinci dönem
ürünleridir. Radyo ve uçak bu dönemde icat edilse de, gelişmeleri 1914’ten
sonra oldu.
Demir
birinci aşamada ne kadar önemli bir yer tutuyordu ise, ikinci aşamada onun
yerini çelik alacaktı. Özellikle demir yolu yapımında çeliğin yeri büyüktü.
1880-1890 yılları arasında A.B.D mevcut demir yollarına 115.000 km eklerken,
İngiltere 1860-1913 döneminde
demiryollarını 2 katına çıkardı. Fransa 4, Almanya ise 6 katına çıkardı. Rusya
ise doğuya doğru Pasifik’e kadar varan ve batıda bütün ülkeyi kaplayan bir
demiryolu ağını ülkeye döşedi.
Demiryolları ülkelerin iç kısımlarını ulaşıma açtı ve demir madeni ve
ağır metallerin daha iç bölgelere taşınmasına imkan tanıdı.
Bu
devrimin ilk ve en açık yönü üretimde görüldü. Daha fazla mekanik güç, daha
fazla hammadde, daha fazla üretilmiş mal, daha fazla ulaşım sanayi ve ticaret
hızını beraberinde, getirdi. Bu ürünleri pazarlayacak kitleler oluştu ve daha
büyük firmalar daha ucuz ve daha kaliteli mal üretimi için, ortaya çıktılar.
Sömürgecilik artık yeni bir anlam kazandı.
En
azından sanayi kadar bu dönemde ulaşımında önemli olduğunu göz önünde
bulundurmamız gerekiyor.
Büyük Britanya 1840 yılında posta sistemini kurmuştu. 1875 yılında ise
uluslar arası posta teşkilatı kuruldu. 1837’de bulunan telgraf, hızla batı
dünyasına yayıldı. 1860’ta Atlantik’i boydan boya aşan ilk telgraf kablosu
çekildi. Radyo dalgaları ile telsiz telgraf da, 1895’te ilk döneminin ardından
yayıldı. Haberleşmede görülen bu gelişme, basın yoluyla iç politikayı ve
diplomasiyi de etkiledi.
Deniz ulaşımında meydana gelen gelişmeler de önemliydi. 1870’de ilk
buharlı gemi yapılmıştı. Ama gelişme gösterememesi 1870 yılına kadar okyanusta
yelkenlerin hakimiyetini kıramamıştı. İlk buharlı gemilerin çok kömür harcaması
gelişmemesinin çok önemli sebebi idi. 1870’de daha iyi buhar kazanları ve
çelikten teknelerin yapılması buharlı gemileri yük taşımada önemli kıldı.
Amerika’nın, Arjantin’in geniş ve verimli ovalarından daha büyük çoğunlukta
tahıl Avrupa’ya taşındı. 1869 Süveyş Kanalı’nın açılması ve 1914 Panama
Kanalı’nın açılmasıyla deniz ulaşımı kolaylaştı. Endüstri devrimi 1830’da
Fransa ve Belçika’da, 1850’de Almanya ve daha da sonra A.B.D, Rusya ve
Japonya’da gerçekleşti.
Endüstri
Devriminin Sonuçları ve Toplumsal Alanda Meydana Gelen gelişmeler
Sanayi devrimi batı dünyasının zenginliğinin büyük ölçüde arttırdı.
Temizlik, konfor, sağlık önemli gelişmeler sağladı. Gıda maddelerinin çoğalması
nüfus artışını da hızlandırdı.
Sanayi devriminin başlangıç aşamasında fabrika işçilerinin yeni sanayi
kentlerinde, kalabalık topluluklar oluşturması ve eski kentlerin hızla
gelişmesi, geleneksel kurumların başa çıkamadıkları sorunları ortaya çıkardı.
Bu durum Karl Marx tarafından, onca
bolluğa rağmen, işçi sınıflarının haklarını alamaması, bir devrimin yapılacağı
ana kadar, yoksullaşacakları görüşünü ileri sürmesine sebep oldu. Marx’ın bu görüşü 1848 yılı için akla
yatkındı. Gerçektende gücünü şehirli yoksullardan alan kitlelerin Fransız
İhtilali’nde Bastille hapishanesine saldırmaları ile ihtilal meşalesini
tutuşturdukları biliniyordu. Ne var ki, 1848-1849 devrimi başarısızlıkla
sunuçlandı.
Bundan sonra çeşitli toplumsal buluşlar, sanayi toplumundaki erken
dönemlerin güçlüklerini, denetlemeyi ve gidermeyi başardı. Kentlerde düzenin
sağlanmasında, kent polisinden yararlanma yoluna gidildi. Kanalizasyon
şebekelerinin, çöp toplama hizmetlerinin, parkların, hastanelerin, sağlık ve
kaza sigortalarının etkileri görüldü. Yeni okulların açılması, işçi
sendikalarının kurulması, yoksul ve öksüzler için yurtların yapılması gibi
önlemlerin de yararı büyük oldu. Böylece sosyalistlerin savunduğu sosyal devlet
anlayışı, bir devrim olmadan gerçekleşti.
İşçilerin fabrikalara toplanması ve iş sahalarında daha karmaşık
işlemler yapması, mesleklerde uzmanlaşmayı getirdiği gibi, nüfusun okuma
yazmasını da hızlandırmıştır. Yani kaliteli, bilgili, dünyanın genelini
anlayacak global şartlara hazır nüfus olmaya başladı.