Elektrik Enerjisi Üretimi:
Sıcaklığı 60-180OC arasında değişen sular, elektrik enerjisi üretiminde kullanılabilir. Bunlardan sıcaklığı 150OC üzerinde olan jeotermal kaynaklar, yüksek basınçlı bir buhar haline geldiğinden buhar makinelerini işleterek elektrik enerjisi üretecek güce ulaştırır. Nitekim ülkemizde Afyonkarahisar-Gecek, Denizli-Kızıldere ve Sarayköy, Aydın Germencik, İzmir-Seferihisar ve Balçova, Kütahya-Sivas şu anda tespit edilmiş, en zengin jeotermal alanlardır. Ancak bunlardan sadece Denizli-Sarayköy ve Aydın-Germencik yakınlarındaki jeotermal alanlara santral kurulmuş ve üretime geçirilmiştir. Söz konusu alanlardan Afyonkarahisar-Gecek yaklaşık120-900m derinlikte dört önemli jeotermal enerji rezervine sahip, oldukça önemli bir kesimdir. Diğer enerji kaynakları ile karşılaştırıldığında son derece ekonomik olan jeotermal enerji için, yukarıda adı geçen diğer alanlarımızda da bir an önce santraller kurulmalıdır. Santrallerin ekonomik işletme ömürlerinin 40-60 yıl arasında değiştiği, kapasitelerinin ise sınırlı olduğu yolundaki görüşler hatalıdır. Çünkü jeotermal enerji, kendini yenileyen ve hammaddesi bedava olan bir enerji türüdür. Santral işletmeye açıldıktan 5-6 yıl sonra kendi masraflarını tamamen karşılar. Hammaddenin bedava oluşu diğer kaynaklara oranla enerjinin, %50-80 daha ucuza mal olmasını sağlar.
Son yıllarda buharlaşma noktası düşük gazlar kullanılarak, sıcaklığı 60-90OC arasında değişen sıcak sulardan elektrik enerjisi elde edilmektedir. Bu durum enerji açığı bulunan ülkemiz için oldukça sevindiricidir. Çünkü ülkemizde sıcaklığı 60OC ve üzerinde çok sayıda termal kaynak vardır.
Bursa-Merkez ilçe Bademlibahçe kaplıcası (53-84OC),Yalova Valide Hamamı kaynağı, Balıkesir Gönen kaplıcaları (77-83OC), Balya ilçesi Ilıcadağ kaplıcası (58-63OC),Edremit ilçesi Derman kaplıcası (54-60OC), Çanakkale Ayvacık ilçesi Gülpınar kaplıcası (38-100OC), Ezine ilçesi Kestanbol kaplıcası (62-73OC), Yenice ilçesi Hamdibey kaplıcası (38-80OC), İzmir Dikili ilçesi Bademli kaplıcası (41-70OC), Dikili kaplıcası (42-64OC), Manisa Salihli ilçesi Kurşunlu kaplıcası (52-73OC), Turgutlu ilçesi Urganlı kaplıcası (50-78OC), Kula ilçesi Şehitler kaplıcası (60OC), Soma ilçesi Menteş kaplıcası (42-62OC), Afyonkarahisar Sandıklı ilçesi Sandıklı kaplıcaları (60-70OC) ile İhsaniye ilçesi Gazlıgöl kaplıcası (60-80OC), Kütahya Simav ilçesi Eynal kaplıcası (66-78OC), Gediz ilçesi Gediz Ilıcası (57-75OC), Bolu Seben ilçesi Bağlum kaplıcası (62-73OC), Mudurnu ilçesi Sarot kaplıcası (60-63OC), Ankara Kızılcahamam ilçesi Kızılcahamam kaplıcası (44-86OC), Kırşehir Çiçekdağı ilçesi Mahmutlu kaplıcası (63-70OC) bunlara örnek oluşturur. Adı geçen hidrotermal kaynaklardan bir kısmının şehir merkezinde yer alması (Bursa-Bademlibahçe kaplıcası), bir kısmının ünlü termal tesisler olmaları (Afyonkarahisar-Sandıklı kaplıcaları, Yalova-Valide Hamamı kaynağı, Balıkesir-Gönen kaplıcaları, Ezine-Kestanbol kaplıcası) nedeniyle santral kurulmasına uygun görünmemektedir. Ancak bu sıcak sulardan konut ve işyeri ısıtmasında yararlanılabilir. Diğer kaynaklar ise ekonomik fizibilitelerinin araştırılmasından sonra santral yapımına açılmalıdır.
Sanayi Alanında Kullanımı:
Sıcaklığın 90OC ve
üzerinde olduğu hidrotermal kaynaklar, sanayide kurutma işleminin yapımı sırasında
kullanılabilir. Gıda sanayi alanında (pastörize süt yapımı, bira mayalama
işlemi, ot, sebze, balık ve et kurutulması, buharlaşma ile şeker rafinajı,
buharlaşma ve kristalleşme ile tuz üretimi, konserve imali) sıcaklığı 90-140OC
arasında değişen sular kullanılırken, inşaat sanayinde (çimento kurutulması)
110OC, kimya sanayi alanında (damıtma ile saf su elde edilmesi, hidrojen sülfit
ve ağır su elde edilmesi, bazı kimyasal maddelerin elde edilmesi) 120-170OC,
kağıt ve selüloz sanayi alanında (mobilya ahşabı ve inşaat kerestelerinin
kurutulması ve kraft kâğıdı hamurunun hazırlanması, kağıt ağartma işlerinin
yapımı,) 160-180OC arasında değişen sular kullanılır.
Sanayi alanında ihtiyaç duyulan sıcak su Afyonkarahisar-Gecek,
Denizli-Kızıldere ve Sarayköy, Aydın-Germencik, İzmir-Seferihisar ve Balçova,
Kütahya- Sivas jeotermal alanlarından sağlanabilir. Söz konusu alanlar ekonomik
açıdan incelendiğinde genellikle tarım ağırlıklı bir özellik gösterirler. Bu
özellik, yakın çevrelerinde gıda sektörüne yönelik sanayi tesislerinin
kurulmasını teşvik etmelidir. Sanayinin gereksinim duyduğu hammadde, enerji ve
işgücü yakın çevreden (köylerden) temin edileceğinden ekonomik maliyet oldukça
düşük düzeyde kalacaktır. Nitekim jeotermal enerjiden faydalanılarak yapılan
balık kurutma işlemi için Seferihisar çok uygundur. Çünkü Sığacık Körfezinde
balık üretme çiftlikleri vardır. Afyon ve Kütahya şekerpancarının bol yetiştiği
alanlar olduğu için şeker rafinajında; İzmir, Aydın ve Denizli illeri başta
üzüm ve incir olmak üzere (kuru olarak yurt dışına ihraç edilir.) çeşitli sebze
ve meyvenin yetişmesi nedeniyle kurutma ve konserve yapımında; İzmir (Çamaltı)
ve İç Anadolu bölgesinde (Tuz gölü, Çankırı, Kırşehir, Nevşehir, Yozgat) tuz
alanlarının varlığı sebebiyle tuz üretiminde; Sivas- Hafik- Zara çevresi jips
ve alçıtaşı bulunan alanlar olduğundan çimento üretiminde kullanılabilir.
Ayrıca söz konusu alanlarda köylülere kavak yetiştiriminin özendirilmesi
kereste ve kağıt sanayini, hayvancılığın geliştirilmesi ise et kurutulması ve
pastörize süt yapımını geliştirecektir. Sözü edilen sanayi tesisleri bu
illerimizde daha önceden kurulmuş ve faaliyete geçmiş olabilirler, ancak ucuz
bir enerji olan jeotermal enerjinin kullanılması daha ekonomik olacaktır. Diğer
taraftan bu kesimlere yeni sanayi tesislerimizin kurulması dış ticaret
açısından olumlu bir sonuç yaratacaktır.
Isıtma İşlerinde Kullanımı:
Isıtma İşlerinde Kullanımı:
Sıcaklığı
50OC ve üzerinde olan sular çeşitli ısıtma işlemlerinin yapılması için
kullanılır. Merkezi ısıtma sistemi ile şehirlerdeki konutlar, kamu kuruluşları,
caddeler, havaalanları ve pistler, toplu köylerde evler, ahır, kümes ve seralar
ısıtılabilir. Yurdumuzda Bursa'da, Balıkesir ilinde Balya, Edremit, Susurluk,
Gönen, Burhaniye ilçelerinde, Çanakkale ilinde Yenice, Ezine, Biga, Ayvacık
ilçelerinde, İzmir ilinde Çeşme, Seferihisar, Balçova, Dikili ilçelerinde,
Manisa ilinde Salihli, Turgutlu, Soma, Kula ilçelerinde, Denizli ilinde
Sarayköy, Akköy ilçelerinde, Afyon ilinde Sandıklı, İhsaniye ve Merkez
ilçelerinde, Kütahya ilinde Simav, Gediz ilçelerinde, Bolu ilinde Seben ve
Mudurnu ilçelerinde, Ankara ilinde Kızılcahamam, Beypazarı, Ayaş ilçelerinde,
Niğde ilinde Ulukışla ilçesinde, Nevşehir ilinde Kozaklı ilçesinde, Kırşehir
ilinde Çiçekdağ ilçesinde, Yozgat ilinde Sorgun ve Sarıkaya ilçelerinde, Tokat
ilinde Artova ve Reşadiye ilçelerinde, Ağrı ilinde Diyadin ilçesinde, Bingöl
Merkez ilçede bulunan suların sıcaklığı 50OC ve üzerinde olup ısıtma amaçlı
kullanım için uygundur. Konutların ve hayvan barınaklarının ısıtılmasının yanı sıra
sıcak suların seralarda kullanılması ülkemizin tarımsal potansiyelini
arttırdığı gibi doğal yetişme sınırları dışında kalan ve etkili kış
koşullarının hakim olduğu İç ve Doğu Anadolu bölgelerimizde sebze, meyve ve
çiçek yetiştirilmesini sağlayarak bu bölgelerimize ek bir kazanç getirecektir.
Seraların ısıtılması için 30OC ve üzerinde bir sıcaklığa gereksimin duyulması
ülkemizde bu faaliyetin alanını oldukça genişletmektedir. Çünkü 30OC ve
üzerindeki sıcaklıktaki suların yayılış alanı oldukça geniştir. Isıtma işlemi
sırasında dikkat edilmesi gereken ısı kaybını en alt düzeye indirecek gelişmiş
teknikler kullanmaktır. Bu bakımdan İzlanda, Fransa, Rusya, ABD, Macaristan,
İtalya, Yeni Zelanda gibi söz konusu tekniği kullanan ülkeler dikkatle
incelenmelidir.
Turizm Alanında Kullanımı:
Turizm Alanında Kullanımı:
Ülkemiz
genç tektonik hareketlerin etkisi ile fayların, volkanik alanların, aktif
deprem kuşaklarının bulunduğu bir hat üzerindedir ve bu nedenlere bağlı olarak
termal sular bakımından oldukça zengindir. Termal kaynakların sayısı 1500'den
fazladır, ancak 200 kadarı kaplıca olarak işletilmektedir. Kaplıca
kaynaklarının mevcut potansiyeline rağmen kaplıca turizmi büyük ölçüde yöresel
düzeyde kalmıştır. Ülkemizde geleneksel kaplıca tesislerinin yerine modern
tesislerin yapılması turizmin gelişmesi açısından çok önemlidir. Günümüzde
"bacasız sanayi" olarak nitelendirilen ve önemli bir döviz girdisi
sağlayan turizmin, sadece yaz turizmi ile sınırlı kalmaması, bütün bir yıla
yayılması ülkemiz ekonomisi açısından son derece önemlidir.
Balneoterapi, hidroterapi, sağlık turizmi gibi çeşitli adlar alan bu turizm biçimi sadece sıcak sular ile sınırlı değildir. İçme adı verilen soğuk veya ılık şifalı sular ve çamur banyoları da bu turizm kapsamına girmektedir. Ülkemiz 2000'den fazla şifalı suyu ile bu bakımdan da önemli bir konumdadır.
Söz konusu kaynak alanlarının modern tesisler olması yanında sağlık açısından önemi, bu kaynak alanlarının hava, su ve gürültü kirliliğinden korunmasını ve çevre düzenlemelerinin yapılmasını gerektirmektedir. Sıcak su kaynakları fay hatlarına bağlı olarak çıktığından bu bölgeler aktif deprem hatları üzerindedir, bu nedenle yapıların depreme dayanıklı ve az katlı biçimde tasarlanması gereklidir. Bu tesislerin, yöreye özgü mimari yapıyı yansıtan eski Türk ve Osmanlı tarzı konutlardan esinlenerek inşa edilmesi turistlerin ilgisini artıracaktır. Söz konusu tesislerin bünyesinde yer alacak olan yüzme havuzlarının ısıtılmasında da termal sulardan faydalanılmalıdır. Diğer taraftan, modern turizm tesislerinin kurulması yöre insanlarının iş olanaklarını da (yöresel yiyecek ve eşyaların satılması, turizm tesislerinde çalışılması gibi) arttıracaktır.
Sulama:
Balneoterapi, hidroterapi, sağlık turizmi gibi çeşitli adlar alan bu turizm biçimi sadece sıcak sular ile sınırlı değildir. İçme adı verilen soğuk veya ılık şifalı sular ve çamur banyoları da bu turizm kapsamına girmektedir. Ülkemiz 2000'den fazla şifalı suyu ile bu bakımdan da önemli bir konumdadır.
Söz konusu kaynak alanlarının modern tesisler olması yanında sağlık açısından önemi, bu kaynak alanlarının hava, su ve gürültü kirliliğinden korunmasını ve çevre düzenlemelerinin yapılmasını gerektirmektedir. Sıcak su kaynakları fay hatlarına bağlı olarak çıktığından bu bölgeler aktif deprem hatları üzerindedir, bu nedenle yapıların depreme dayanıklı ve az katlı biçimde tasarlanması gereklidir. Bu tesislerin, yöreye özgü mimari yapıyı yansıtan eski Türk ve Osmanlı tarzı konutlardan esinlenerek inşa edilmesi turistlerin ilgisini artıracaktır. Söz konusu tesislerin bünyesinde yer alacak olan yüzme havuzlarının ısıtılmasında da termal sulardan faydalanılmalıdır. Diğer taraftan, modern turizm tesislerinin kurulması yöre insanlarının iş olanaklarını da (yöresel yiyecek ve eşyaların satılması, turizm tesislerinde çalışılması gibi) arttıracaktır.
Sulama:
Yer altı sularının 20OC ve altında olanları ise sulama amacıyla kullanılmalıdır. Ancak suların içindeki kimyasal bileşimlerin önceden saptanması, tuz oranı yüksek olanların tercih edilmemesi gerekir. Sulamada genellikle klasik kanalet sistemi, basınçlı-alçak basınçlı sulama ve birim alan birim su yöntemleri kullanılır. Bunlardan birim alan birim su yöntemi özellikle kuraklık koşullarının hakim olduğu alanlarda su israfını önleyeceğinden olumlu sonuçlar verir. Ancak yaz kuraklıklarının hakim olduğu İç ve Güneydoğu bölgelerinde, sulama yöntemlerinin ciddi bir biçimde organize edilmesi gereklidir. Çünkü yanlış sulama nedeniyle toprakta bulunan tuzların eriyerek toprak tabakası üzerinde birikmesi tuzlanma sorununu gündeme getirecektir. Bu nedenle hem tarımda ürün çeşitliliği ve bolluğu benimsenmeli hem de topraklar koruma altında tutulmalıdır. Bu bakımdan benimsenecek en gelişmiş yöntem "damla sulama" yöntemidir. Bu sulama sistemi bitkinin gereksinim duyduğu suyu, bitki kök bölgesine doğrudan gönderir. Ayrıca bu yöntemle bitkiye gerekli olan besin elementlerinin, sulama suyuna karıştırılarak verilmesi olanağı da vardır. Damla yönteminde su, toprak yüzeyinden çok düşük basınçlı bir boru sistemiyle damlatıcılara kadar iletilir. Su, damlatıcılardan saatte birkaç litrelik küçük damlalar halinde bitki çevrelerine veya lateral boyunca ince bir hat halinde toprağa verilir. Bir damla sulama sistemi su kaynağı, kontrol ünitesi, ana boru hattı, yan boru hattı, lateral boru hattı ve damlatıcılardan oluşur. Damlama sisteminde her tür su kullanılabilir ancak suyun sediment ve yüzer madde içermemesi gereklidir. Şayet bu tip maddeler içeriyorsa kullanmadan önce temizlenmelidir. Bitkiye gerekli olan gübre ise sıvı olarak sisteme enjekte edilir ve vanalar aracılığı ile kontrol edilir.
Ülkemizde yer altı sularından kuyular açılması ile faydalanılır. Ancak bu yöntemle su çok fazla harcanır ve yaz aylarında kuyuların seviyesi düşer veya bazıları kuruyabilir. Damla yönteminde ise sarnıç veya kuyularda biriktirilen su kontrollü olarak harcandığından herhangi bir olumsuzlukla karşılaşılmaz. Çünkü bu yöntemle buharlaşma ve akış kaybı en alt seviyede tutulur, su kontrollü olarak verilir, toprak yüzeyi minimum düzeyde ıslanarak erozyon, bitki hastalıkları ve zararlılarının gelişmesi önlenir ve gübreleme düzenli olarak uygulanır.
Yurdumuzun kıyı bölgeleri, iç bölgelere oranla yüzey ve yer altı suları bakımından daha zengindir. Toros dağlarının eteklerinden çıkan voklüz kaynakları ve kıyı ovalarının hemen her kesiminden çıkan yer altı suları bunlara örnek gösterilebilir. Bu sulardan en üst düzeyde yararlanmak, seviyeleri ve akım değerlerinin düşmemesi ile mümkündür. Bu nedenle suların sarnıç gibi büyük depolarda toplanması düşünülmelidir.
Dış Ticaret Alanında Kullanımı:
Sıcaklığı 20OC civarında olan, sertlik derecesi standartlara göre belirlenmiş sular, balık çiftlikleri kurulmasına da uygundur. Balık çiftlikleri ekonomik güçlük içinde olan köylülerimize alternatif iş sağlayacak bir olanaktır. Ekime uygun olmayan kıraç alanlarda oluşturulacak havuzlarda beslenen balıklar ülke içinde tüketildiği gibi yurt dışına ihraç edilebilir. Balık artıkları ise gübre ve hayvan yemi olarak kullanılabilir.