Akarsular
Yeryüzünün şekillenmesinde en büyük paya sahip dış güç
akarsulardır. Yüzey sularının eğimli bir yatak içinde toplanıp akmasıyla akarsu
oluşur. Akarsular küçükten büyüğe doğru dere, çay, öz, ırmak ve nehir şeklinde
sıralanır. Bir akarsuyun doğduğu yere akarsu kaynağı, döküldüğü yere akarsu
ağzı denir. Bir akarsu, birbirine bağlanan küçük, büyük, dar veya geniş birçok
koldan oluşan bir sistemdir. Bu sistemin en uzun ve su bakımından en zengin
olan kolu ana akarsudur.
Akarsu Havzası (Su
Toplama Alanı)
Akarsuyun tüm kollarıyla birlikte sularını topladığı bölgeye
akarsu havzası denir. Bir akarsu havzasının genişliği iklim koşullarına ve
yüzey şekillerine bağlıdır.
Akarsu havzaları iki bölümde incelenir :
Açık Havza : Sularını denize ulaştırabilen havzalara açık
havza denir. Örnek : Yeşilırmak, Kızılırmak, Yenice, Sakarya, Susurluk, Gediz,
Küçük Menderes, Büyük Menderes, Aksu, Göksu, Seyhan, Ceyhan, Fırat, Dicle Çoruh
Kapalı Havza : Sularını denize ulaştıramayan havzalara
kapalı havza denir. Kapalı havzaların oluşmasındaki temel etken yer
şekilleridir. Sıcaklık ve nem koşulları da kapalı havzaların oluşmasında
etkilidir. Örnek : Van Gölü Kapalı Havzası, Tuz Gölü Kapalı Havzası, Konya
Kapalı Havzası, Göller Yöresi Kapalı Havzası, Aras, Kura
UYARI: Sularını Hazar Denizi’ne boşaltan Aras ve Kura
ırmakları kapalı havza oluşturur.
Su Bölümü Çizgisi
Birbirine komşu iki akarsu havzasını birbirinden ayıran
sınıra su bölümü çizgisi denir.
Su bölümü çizgisi genellikle dağların doruklarından geçer.
Su bölümü çizgisi;
• Kurak bölgelerde,
• Bataklık alanlarda,
• Karistik alanlarda çoğunlukla belirsizdir.
Akarsu Akış Hızı
Akarsuyun akış hızı yatağın her iki kesitinde farklıdır.
Suyun hızı yanlarda, dipte ve su yüzeyinde sürtünme nedeniyle azdır. Suyun en
hızlı aktığı yer akarsuyun en derin yerinin üzerinde ve yüzeyin biraz
altındadır. Akarsu yatağında suyun en hızlı aktığı noktaları birleştiren
çizgiye hız çizgisi (talveg) denir. Akış hızı, yatağın eğimi ve genişliği ile
taşınan su miktarına bağlı olarak değişir.
Akarsu Akımı (Debisi)
Akarsuyun herhangi bir kesitinden birim zamanda geçen su
miktarına (m3) akım veya debi denir. Akarsuyun akımı yıl içerisinde değişir.
Akım, akarsuyun çekik döneminde az, kabarık döneminde fazladır. Akarsu akımını;
• Yağış miktarı rejimi
• Yağış tipi
• Zeminin özelliği
• Kaynak suları
• Sıcaklık ve buharlaşma koşulları etkiler.
Akarsu Rejimi
Akarsuyun akımının yıl içerisinde gösterdiği değişmelere
rejim ya da akım düzeni denir. Akarsu rejimini belirleyen temel etken havzanın
yağış rejimidir. Yağışların az, sıcaklık ve buharlaşmanın fazla olduğu
dönemlerde akarsu akımı düşer. Yağışların fazla olduğu ve kar erimelerinin
görüldüğü dönemlerde akım yükselir.
Akarsu rejimleri 4 tiptir.
Düzenli Rejim : Akımı yıl içerisinde fazla değişmeyen akarsuların
rejim tipidir.
Düzensiz Rejim : Akımı yıl içerisinde büyük değişmeler
gösteren akarsuların rejim tipidir.
Karma Rejim : Farklı iklim bölgelerinden geçen akarsuların
rejim tipidir. Örneğin : Nil Nehri
Sel Tipi Rejim : İlkbahar yağışları ve kar erimeleri ile bol
su taşıyan, yaz aylarında ise suları yok denecek kadar azlan akarsuların rejim
tipidir. Örneğin ülkemizdeki İç Anadolu Bölgesi akarsuları.
İklim Bölgelerine
Göre Akarsu Rejimleri
Sıcaklık ve yağış koşulları ile akarsuların taşıdıkları su
miktarı ve akım düzeni arasında sıkı bir ilişki vardır. Farklı iklim
bölgelerindeki akarsuların rejimleri birbirinden farklı olabilir. Ancak iklim
bölgelerinin yüksek ve karlı bölümlerindeki akarsuların rejimleri benzerdir.
Kar erimelerinin olduğu dönemlerden akım yükselir. Kış aylarında kar yağışının
fazla olması akımın düşük olmasına neden olur.
Yağmurlu Ekvatoral İklimde Akarsu Rejimi : Bu iklim tipinde
yağışlar bol ve yağış rejimi düzenli olduğu için Ekvatoral bölge akarsuları yıl
boyunca bol su taşır. Örneğin Amazon ve Kongo nehirleri.
Yağmurlu Okyanusal İklimde Akarsu Rejimi : Bu iklim tipinde
yağışların bol ve düzenli olması nedeniyle akarsular yıl boyunca bol su taşır.
Örneğin İngiltere’deki Thames Nehri
Muson İkliminde Akarsu Rejimi : Bu iklim tipinde yaz
yağışları nedeniyle akım yükselir. Kış kuraklığı akım düşer. Örneğin Ganj ve
İndus nehirleri.
Akdeniz İkliminde Akarsu Rejimi : Yaz kuraklığına, sıcaklık
ve buharlaşmanın fazlalığına bağlı olarak yaz aylarında akım düşüktür. Kışın
yağışlar, ilkbaharda kar erimeleri ile yükselir.
Türkiye Akarsularının
Özellikleri
Türkiye’nin dağlık ve engebeli bir ülke olması nedeniyle,
akarsularımızın boyu genellikle kısadır.
Yağışlı ve kar erimelerinin olduğu dönemlerde taşan, kurak
dönemlerde ise kuruyacak derecede suları azalan akarsularımızın rejimleri
düzensizdir.
Karadeniz Bölgesi’ndeki akarsularımızın dışındakiler
genellikle bol su taşımazlar.
Akarsularımız rejimlerinin düzensiz ve yatak eğimlerinin
fazla olması nedeniyle ulaşıma uygun değildir.
Türkiye bugünkü görünümünü 3. ve 4. zamandaki orojenik ve
epirojenik hareketlerle kazanmıştır. Bu nedenle akarsularımız henüz denge
profiline ulaşamamıştır.
UYARI: Türkiye’deki akarsuların yatak eğimleri ve akış
hızları fazla olduğundan hidro-elektrik potansiyelleri yüksektir.
Taban Seviyesi, Denge
Profili
Akarsuların döküldükleri deniz ya da göl yüzeyine taban
seviyesi denir. Deniz yüzeyi ana taban seviyesini oluşturur. Göl yüzeyi ya da
kapalı havza yüzeyi yerel taban seviyesi diye adlandırılır. Akarsular aşındırma
ve biriktirmesini taban seviyesine göre yapar. Yatağını taban seviyesine
indirmiş olan akarsular aşındırma ve biriktirme faaliyetini dengelemiştir.
Aşınım ve birikimin eşitlendiği bu profile denge profili denir.
Plato, Peneplen
Akarsuların amacı bulundukları bölgeyi aşındırarak deniz
seviyesine yaklaştırmak diğer bir deyişle denge profiline ulaşmaktır. Akarsuyun
aşınım sürecinde görülen şekiller; plato ve peneplendir.
Plato : Akarsu vadileriyle derince yarılmış düz ve geniş
düzlüklerdir.
Peneplen : Geniş arazi bölümlerinin, akarsu aşınım
faaliyetlerinin son döneminde deniz seviyesine yakın hale indirilmesiyle
oluşmuş, az engebeli şekle peneplen (yontukdüz) denir.
UYARI: Bir akarsuyun denge profiline ulaşabilmesi ve
arazinin peneplen haline gelebilmesi için tektonik hareketlerin görülmediği
milyonlarca yıllık bir süre gerekmektedir.
Denge Profilinin
Bozulması
İklim değişikliklerinde ve tektonik hareketlere bağlı olarak
deniz seviyesinin alçalması ya da yükselmesi taban seviyesinin değişmesine
neden olur. Taban seviyesinin alçalması ya da yükselmesi de akarsuyun denge
profilinin bozulmasına neden olur.
Taban Seviyesinin
Alçalmas
Taban seviyesinin alçalması, akarsuyun denge profilini
bozarak akarsuyun aşındırma ve taşıma gücünün artmasına neden olur. Bu nedenle
akarsu yatağına gömülür.
Taban Seviyesinin
Yükselmesi
Taban seviyesinin yükselmesi, akarsuyun denge profilini
bozarak akarsuyun taşıma gücünün azalmasına neden olur. Bu nedenle akarsu
menderesler çizerek birikim yapar.
Menderes : Akarsuyun geni vadi tabanı içinde, eğimin
azalması nedeniyle yaptığı bükümlere denir.
Akarsuların Aşındırma
Şekilleri
Dış güçler içerisinde en geniş alana yayılmış, nemli
bölgelerde ve orta enlemlerde etkili olan en önemli dış güç akarsulardır.
Akarsular aşındırma ve biriktirme yaparak yeryüzünü şekillendirir. Akarsu,
hızının ve kütlesinin yaptığı etki le yatağı derine doğru kazar, yatağı boyunca
kopardığı veya erittiği maddeleri taşır. Akarsu aşındırması ile oluşan şekiller
vadi ve dev kazanıdır.
UYARI: Akarsuların aşındırmasında yatak eğimi temel
etkendir. Çünkü yatak eğimi akarsuyun akış hızını belirler. Yatak eğiminin
fazla olduğu yukarı bölümlerinde derinlemesine aşındırma daha belirgindir.
Vadi
Akarsuyun içinde aktığı, kaynaktan ağıza doğru sürekli inişi
bulunan, uzun çukurluklardır. Akarsuların aşındırma gücüne, zeminin yapısına ve
aşınım süresine bağlı olarak çeşitli vadiler oluşur.
UYARI: Vadi tabanları tarım, bahçecilik, ulaşım ve yerleşme
bakımından elverişli alanlardır.
Çentik (Kertik) Vadi : Akarsuların derine aşındırmasıyla
oluşan V şekilli, tabansız, genç vadilere çentik vadi ya da kertik denir.
Türkiye’nin bugünkü görünümünü 3. ve 4. zamanda kazanmış
olması nedeniyle, Türkiye akarsuları henüz denge profiline ulaşmamış, geç
akarsulardır. Bu nedenle ülkemizde çok sayıda çentik (kertik) vadi
bulunmaktadır.
Yarma Vadi (Boğaz) : Akarsuyun, iki düzlük arasında bulunan
sert kütleyi derinlemesine aşındırması sonucunda oluşur. Vadi yamaçları dik,
tabanı dardır. Akarsuyun yukarı bölümlerinde görülür. Türkiye’de çok sayıda
yarma vadi (boğaz) bulunur.
Karadeniz Bölgesi’nde, Yeşilırmak üzerinde, Şahinkaya yarma
vadisi, Marmara Bölgesi’nde, Sakarya üzerinde Geyve Boğazı, Akdeniz Bölgesi’nde
Atabey deresi üzerinde Atabey Boğazı başlıca örnekleridir.
Kanyon Vadi : Klaker gibi dirençli ve çatlaklı taşlar
içinde, akarsuyun derinlemesine aşındırmasıyla oluşur. Vadinin yamaç eğimleri
çok dik olup, 90 dereceyi bulur. Kanyon vadiler Türkiye’de Toroslar’da yaygın
olarak görülür. Antalya’daki Köprülü Kanyon, ülkemizdeki güzel bir örnektir.
Tabanlı Vadi : Akarsu, yatağını taban seviyesine
yaklaştırınca derine aşınım yavaşlar. Yatak eğiminin azalması akarsuyun
menderesler çizerek yanal aşındırma yapmasına neden olur. Yanal aşındırmanın
artması ile tabanlı vadiler oluşur.
Akarsu Biriktirme
Şekilleri
Akarsular aşındırdıkları maddeleri beraberinde taşır. Yatak
eğimleri azaldığında akarsuların aşındırma ve taşıma gücü de azalır. Bu nedenle
taşıma güçlerinin azaldığı yerde taşıdıkları maddeleri biriktirirler.
UYARI: Akarsuların yatak eğimi azaldığında hızları,
aşındırma ve taşıma güçleri azalır. Biriktirmedeki, temel etken yatak eğimin
azalmasıdır.
Birikinti Konisi : Yamaçlardan inen akarsular,
aşındırdıkları maddeleri eğimin azaldığı eteklerde biriktirir. Yarım koni
şeklindeki bu birikimlere birikinti konisi adı verilir. Birikinti konileri
zamanla gelişerek verimli tarım alanı durumuna gelebilir.
Dağ Eteği Ovası : Bir dağın yamaçlarından inen akarsular
taşıdıkları maddeleri eğimin azaldığı yerde birikinti konileri şeklinde
biriktirirler. Zamanla birikinti konilerinin birleşmesiyle oluşan hafif dalgalı
düzlüklere dağ eteği ovası adı verilir.
Dağ İçi Ovası : Dağlık alanların iç kısımlarında, çevreden
gelen akarsuların taşıdıkları maddeleri eğimin azaldığı yerlerde biriktirmesi
ile oluşan ovalardır. Türkiye gibi engebeli ülkelerde dağ içi ovaları çok
görülür.
Taban Seviyesi Ovası : Akarsuların taban seviyesine ulaştığı
yerlerde, eğimin azalması nedeniyle taşıdığı maddeleri biriktirmesi ile
oluşturduğu ovalardır. Bu tür ovalarda akarsular menderesler yaparak akar.
Gediz ve Menderes akarsularının aşağı bölümlerindeki ovalar bu türdendir.
Seki (Taraça) : Yatağına alüvyonlarını yaymış olan akarsuyun
yeniden canlanarak yatağını kazması ve derinleştirmesi sonucunda oluşan basamaklardır.
Taban seviyesinin alçalması nedeniyle, tabanlı bir vadide akan akarsuyun
aşındırma gücü artar. Yatağını derine doğru kazan akarsu vadi tabanına gömülür.
Eski vadi tabanlarının yüksekte kalması ile oluşan basamaklara seki ya da
taraça denir.
Kum Adası (Irmak Adası) : Akarsuların yatak eğimlerinin
azaldığı geniş vadi tabanlarından taşıdıkları maddeleri biriktirmesi ile oluşan
şekillerdir.
Kum adaları akarsuyun taşıdığı su miktarı ve akış hızına
bağlı olarak yer değiştirirler. Kum adaları üzerinde yoğun bir bitki örtüsünün
bulunması kum adalarının yer değiştirmediğini gösterir.
Delta : Akarsuların denize ulaştıkları yerlerde taşıdıkları
maddeleri biriktirmesiyle oluşan üçgen biçimli alüvyal ovalardır. Deltalar,
taban seviyesi ovalarının bir çeşididir. Onlardan ayrılan yönü biriktirmenin
deniz içinde olmasıdır. Bu nedenle deltanın oluşabilmesi için;
Gel-git olayının belirgin olmaması
Kıyının sığ olması
Kıyıda güçlü bir akıntının bulunmaması
Akarsu ağzında eğimin azalması gerekir.
Yeraltı Suları ve Kaynaklar
Yer altı Suyu (Taban
Suyu
Yağış olarak yeryüzüne düşen ya da yeryüzünde bulunan
suların, yerçekimi etkisiyle yerin altına sızıp, orada birikmesiyle oluşan
sulardır. Yer altı suyunun oluşabilmesi için beslenme ve depolanma koşullarının
uygun olması gerekir. Yer altı suyunun beslenmesini etkileyen en önemli etmen
yağışlardır. Depolama koşulları ise yüzeyin eğimine, bitki örtüsüne ve yüzeyin
geçirimlik özelliğine bağlıdır.
Yer altı Sularının
Bulunuş Biçimleri
Bol yağışlı ve zemini geçirimli taşlardan oluşan alanlarda
yer altı suyu fazladır. Az yağış alan, eğimi fazla ve geçirimsiz zeminlerde
ise, yer altı suyunun oluşumu zordur. Kum, çakıl, kumtaşı konglomera, kalker,
volkanik tüfler, alüvyonlar, geçirimli zeminleri oluşturur. Bu nedenle alüvyal
ovalar ve karstik yöreler yer altı suyu bakımından zengin alanlardır. Kil,
marn, şist, granit gibi taşlar ise geçirimsizdir. Yer altı suyu oluşumunu
engeller. Yeraltında biriken sular
Taban suyu
Artezyen
Karstik Yeraltı Suyu
olarak bulunur.
Taban Suyu
Altta geçirimsiz bir tabaka ile sınırlandırılan, geçirimli
tabaka içindeki sulardır. Bu sular genellikle yüzeye yakındır. Marmara
Bölgesi’ndeki ovalar, Ege Bölgesi’ndeki çöküntü ovaları, Muş, Erzurum ve
Pasinler ovalarındaki yer altı suları bu gruba girer.
Artezyen
Bu tür sular basınçlı yeraltı sularıdır. İki geçirimsiz
tabaka arasındaki geçirimli tabaka içinde bulunan sulardır. Tekne biçimli
ovalar ve vadi tabanlarında bu tür sular bulunmaktadır.
İç Anadolu Bölgesi artezyen suları bakımından zengindir.
Karstik Yer altı Suyu
Karstik yörelerdeki kalın kalker tabakalar arasındaki çatlak
ve boşluklarda biriken yer altı sularıdır. En önemli özelliği birbirinden
bağımsız taban suları oluşturmasıdır. Karstik alanların geniş yer kapladığı
Akdeniz Bölgesi karstik yeraltı suları bakımından zengindir.
Kaynak
Yeraltı sularının kendiliğinden yeryüzüne çıktığı yere
kaynak denir. Türkiye’de kaynaklara pınar, eşme, bulak ve göze gibi adlar da
verilir.
Kaynaklar, yer altı suyunun bulunuş biçimine, yüzeye çıktığı
yere ve suların sıcaklığına göre gruplandırılabilir. Sularının sıcaklığına göre
kaynaklar, soğuk ve sıcak su kaynakları olarak iki gruba ayrılır :
Soğuk Su Kaynakları
Yağış sularının yeraltında birikerek yüzeye çıkması
sonucunda oluşurlar. Genellikle yüzeye yakın oldukları için dış koşullardan
daha çok etkilenirler. Bu nedenle suları soğuktur. Soğuk su kaynakları
yeraltında bulunuş biçimine ve yüzeye çıktığı yere göre üç gruba ayrılır :
Tabaka Kaynağı : Geçirimli tabakaların topoğrafya yüzeyi ile
kesiştikleri yerden suların yüzeye çıkmasıyla oluşan kaynaklara tabaka kaynağı
denir.
Vadi Kaynağı : Yeraltına sızan suların bulunduğu tabakanın
bir vadi tarafından kesilmesi ile oluşan kaynaktır. Genellikle vadi
yamaçlarında görülür.
Karstik Kaynak (Voklüz) : Kalın kalker tabakaları arasındaki
boşlukları doldurmuş olan yer altı sularının yüzeye çıktığı kaynaktır. Bol
miktarda kireç içeren bu kaynakların suları genellikle sürekli değildir.
Yağışlarla beslendikleri için karstik kaynakların suları soğuktur. Toroslar
üzerindeki Şekerpınarı en tanınmış karstik kaynak örneklerinden biridir.
Sıcak Su Kaynakları
Yerkabuğundaki fay hatları üzerinde bulunan kaynaklardır.
Fay kaynakları da denir. Suları yerin derinliklerinden geldiği için sıcaktır ve
dış koşullardan etkilenmez. Sular geçtikleri taş ve tabakalardaki çeşitli
mineralleri eriterek bünyelerine aldıkları için mineral bakımından zengindir.
Bu tür kaynaklara; kaplıca, ılıca, içme gibi adlar verilir. Sıcak su
kaynaklarının özel bir türüne gayzer denir.
Gayzer : Volkanik yörelerde yeraltındaki sıcak suyun belirli
aralıklarla fışkırması ile oluşan kaynaklardır.
UYARI: Yerin derinliklerinde bulunan suların sıcaklığı yıl
içinde fazla bir değişme göstermez. Fay kaynakları volkanik ve kırıklı
bölgelerde görülür.
Türkiye’de Sıcak Su Kaynaklarının Dağılışı
Türkiye kaplıca ve ılıca bakımından zengin bir ülkedir.
Bursa, İnegöl, Yalova, Bolu, Haymana, Kızılcahamam, Sarıkaya, Erzurum, Sivas
Balıklı Çermik, Afyon, Kütahya, Denizli çevresindeki kaplıca ve ılıcalar en
ünlüleridir.
Karstik Şekiller
Yağışlar ve yer altı suları, kalker, jips, kayatuzu, dolomit
gibi eriyebilen, kırık ve çatlakların çok olduğu taşların bulunduğu yerlerde,
kimyasal aşınıma neden olurlar. Kimyasal aşınım sonunda oluşan şekillere
karstik şekiller denir.
Karstik Aşınım Şekilleri
Yağışların ve yeraltı sularının oluşturduğu karstik aşınım
şekillerinin aşınım şekillerinin büyüklükleri değişkendir. Karstik aşınım
şekilleri şunlardır :
Lapya : Kalkerli yamaçlarda yağmur ve kar sularının yüzeyi
eriterek açtıkları küçük oluklardır. Oluşan çukurluklar keskin sırtlarda yan
yana sıralandığından yüzey pürüzlüdür. Büyüklükleri birkaç cm ile birkaç metre
arasında değişir.
Dolin : Kalker platolar üzerinde görülen, oval şekilli erime
çukurluklarıdır. Genellikle derinlikleri az, genişlikleri fazladır. Türkiye’de
özellikle Toroslar’da dolinler yaygın olarak görülür. Halk arasında kokurdan,
koyak, tava gibi adlar verilir. Dolinler oluşum şekillerine göre iki gruba
ayrılır :
Erime Dolini : Kalker yüzeyler üzerinde, yağış sularının
eritmesiyle oluşan karstik şekildir. Erime dolinlerinin tabanında yüzey
sularının derine doğru sozdığı çatlak ve delikler bulunur. Dolin tabanlarında
erimeden geriye kalan killi materyalin birikmesiyle oluşan terra rossa
toprakları bulunur.
Çökme Dolini : Yeraltında bulunan mağara sistemlerinin
tavanlarının incelerek çökmesi ile oluşan karstik şekillerdir. Çökme dolinleri,
derinliklerinin fazla oluşu, yamaçlarının eğimli oluşu ve tabanlarındaki iri
bloklar halinde maddeler bulunması nedeniyle erime dolinlerinden kolayca
ayırtedilirler.
Uvala : Genişleyip, derinleşen dolinlerin birleşmesiyle
oluşan, dolinlerden daha büyük çukurluklardır. Uvaların düzensiz şekle sahip
olması ve tabanlarındaki erimeden geriye kalan kalker çıkıntıları dolinlerden
kolayca ayırtedilmesini sağlar.
Obruk : Baca veya kuyu şeklinde, keskin köşeli, derin
çukurluklara obruk denir. Derinliği 250-300 m’yi bulabilen obrukların
bazılarının tabanında göl bulunur. Türkiye’de İç Anadolu’nun güneyinde ve
Toroslar’da yaygın olarak obruklar görülür. İçel’deki Cennet-Cehennem
mağaraları ve Konya’daki Kızören obruğu ülkemizdeki en güzel örneklerdir.
Polye : Karstik yörelerdeki genişliği birkaç kilometre olan,
uzunluğu 20-30 kilometreyi bulan, hatta geçebilen ova görünümlü büyük karstik
çukurlara polye denir. Türkiye’de özellikle Toroslar’da polyeler yaygındır.
Örneğin; Akdeniz Bölgesi’ndeki Ketsel, Elmalı ve Akseki ovası birer polyedir.
Mağara : Kalkerli arazilerde çatlaklar boyunca yeraltına
sızan suların oluşturduğu büyük boşluklara mağara denir. Damlataş, Narlıkuyu,
Düden, İnsuyu, Kızılin mağaraları en ünlüleridir.
Düden : Kalkerli arazide erime ile oluşan daire biçimli
kapalı çukurluklara düden denir. Düdenler yer altı sularını birbirine bağlayan
kanallardır. Düdenlere halk arasında su çıkan, su batan gibi adlar da verilir.
Kör (Çıkmaz) Vadi : Karstik yörelerdeki akarsular bir
düdende kaybolarak akışını yeraltında sürdürür. Bu akarsuların yeryüzünde
süreklilik göstermeyen vadilerine kör (çıkmaz) vadi denir.
Karstik Birikim Şekilleri
Kimyasal birikim şekilleri, kalsiyum karbonatça zengin
suların içindeki karbondioksit gazının uçması ve kalsiyum oksidin (kirecin)
tortulanmasıyla oluşur. Karstik birikim şekilleri sarkıt, dikit ve
travertendir.
Sarkıt-Dikit
Kalsiyum karbonatça zengin suların mağara tavanından sızarak
içindeki kirecin tavanda birikmesi ile sarkıtlar, damlayarak tabanında
birikmesi ile dikitler oluşur. Karstik alanlardaki mağaralarda görülen bu
şekillerin en güzel örnekleri Damlataş Mağarası’nda bulunmaktadır.
Traverten
Genellikle sıcak su kaynaklarının yakınında ve kalsiyum
karbonatlı suların yayılarak aktığı alanlarda, kirecin çökelmesi ile oluşan
basamaklardır. En güzel örnekleri Denizli-Pamukkale’dedir.