Manzum olarak yazılmış satırlar
mısra adını alır. Mısraların çeşitli şekillerde bir araya gelmelerinden nazım
şekilleri oluşur.
Nazım şekillerini iki temel gruba
ayırabiliriz:
I- Halk edebiyatı nazım şekilleri
II- Divan edebiyatı nazım şekilleri.
I- HALK EDEBİYATI NAZIM ŞEKİLLERİ
A) ANONİM HALK EDEBİYATI NAZIM ŞEKİLLERİ
a) Destan: Milletlerin tarihlerinde derin izler bırakan
olayların yıllar sonra halkın muhayyilesindeki şekli ile nazma geçmiş
şekilleridir. Destanlar, bir milletin kültürünün temel unsurlarını nesilden
nesile aktarırlar. Manzum destanların yanı sıra mensur ( düzyazı) destanlar da
vardır.
b) Mani: Aşk, tabiat, ayrılık, gurbet vb. konular işlenir. Sosyal konuları
işleyen maniler de vardır. Maniler sözlü halk edebiyatının bir koludur. Dört
mısradan meydana gelir. Söylenmek istenen genellikle son iki mısrada ifade
edilir. Manilerin kafiyesi ( a - a - b - a ) şeklindedir.
Manilerin kafiyesi oluşturulurken
bazen yazılışı aynı olan iki kelime bir arada kullanılır. Böyle maniler cinaslı
mani olarak adlandırılır.
Maniler genellikle yedili hece
vezni ile söylenir.
Örnek:
Mani
Cinaslı mani
Garibim bu
gülşende
Bağ bana
Bülbüller
ötüşende
Bahçe sana bağ bana
Gariplik ne çetinmiş
Değme zincir kâr etmez
Baş yastığa
düşende
Zülfün teli bağ bana
c) Türkü: Türkü anonim halk edebiyatında geniş yer kaplayan
bir nazım şeklidir. Genellikle şarkının halk edebiyatındaki karşılığı olarak
vasıflandırılır. Türküler genellikle ferdî ve mahallîdir. Daha ziyade aşk,
gurbet, tabiat güzellikleri gibi duyguları terennüm ederler.
Türküler şekil bakımından belli
bir kalıba bağlı değildir. Mısra sayıları ve hece sayıları değişik olabilir.
Bentler üç, dört, beş mısralardan meydana gelebilir. Buna göre türküler üçleme,
dörtleme, beşleme diye adlandırılır. Ayrıca konusuna ve ezgisine göre de
isimlendirilir. Genellikle nakarat halinde türkünün ahengini arttıran ve
bentler arasında konu bütünlüğü sağlayan beyitler bulunur. Bu beyte kavuştak
adı verilir.
B) ÂŞIK EDEBİYATI NAZIM ŞEKİLLERİ
Halk edebiyatı ürünleri genellikle
saz eşliğinde söylenir. Bu edebiyatın belli başlı nazım şekilleri şunlardır:
a) Koşma: Tabiat, sevgi, ıstırap, ölüm, yiğitlik, gurbet gibi temaları
işleyen ve genellikle on birli hece vezni ile söylenen bir nazım şeklidir. En
az üç, en çok on iki dörtlükten meydana gelir. Birinci dörtlükleri abab, abcb
ve aaab şeklinde; diğer dörtlüklerin ilk üç mısraları kendi aralarına, dördüncü
mısraları ise birinci dörtlüğün dördüncü mısraıyla (dddb, eeeb, fffb)
kafiyeledir.
b) Varsağı: Nazım birimi, ölçüsü, kafiye
şeması bakımından koşmaya benzeyen ve 8’li hece ölçüsüyle söylenen bir nazım
şeklidir. Bre, aman gibi yiğitçe ifadeler bulunur. Koşmadan ayrılan yönü bu
söyleyiş tarzıdır. Dadaloğlu bu türün en güzel örneklerini vermiştir.
c) Semai: Kendine has bir ezgi ile söylenen hece vezninin yanı
sıra aruzun “mefâilün / mefâilün / mefâilün / mefâilün” kalıbıyla da söylenen
bir nazım şeklidir. Aşk tabiat hasret gibi temaları işler. Koşmaya nazım şekli
itibariyle benzeyen semailer beste bakımından farklıdır. Bu sebeple bir şiirin
semai olup olmadığını ancak halk edebiyatı şiirini çok iyi bilen uzmanları
anlayabilir. Genellikle 8’li hece ölçüsüyle söylenir.
d) Destan: Saz şairlerinin mani ve koşma
nazım şekliyle söylediği türlü sosyal hadiseleri konu eden şiirlerdir.
Destanlarda dörtlük sayısı için bir sınır yoktur. Kafiye şeması koşma gibidir.
Genellikle abartılı bir anlatımı vardır. Sosyal hadiselerin yanı sıra belli
konuları alaya almak vb. maksatla yazılmış eserler de bu adı alırlar. Kaz
destanı, pire destanı gibi.
Koşmalar konularına göre aşağıdaki
türlere ayrılır:
Güzelleme: Aşk, güzellik, tabiat, hasret gibi
konuları işler.
Koçaklama: Yiğitlik, kahramanlık gibi
konuları işler.
Taşlama: Bir olayı veya bir kişiyi eleştirir. (Divan
edebiyatında hiciv, Batı edebiyatında ise satir karşılığıdır.
Ağıt: Acıklı bir olay veya ölüm sebebiyle duyulan üzüntüyü dile getirmek
için söylenmiş manzumelerdir. İslamiyet’ten önce sagu adı verilen bu nazım
şekli, divan edebiyatı nazım türlerinden mersiyenin karşılığıdır.
C) DİNî-TASAVVUFî HALK EDEBİYATI NAZIM
ŞEKİLLERİ
Dinî-tasavvufî halk edebiyatı XII.
Yüzyılda Türkistan'da Ahmed Yesevî ile başlar. Bu edebiyatı “tekke” veya
“tasavvuf” edebiyatı adı ile de vasıflandırabiliriz. Bu sahada yazılan eserler
de çeşitli uruplara ayrılabilir.
İlâhi: Dinî-tasavvufî halk edebiyatının en fazla benimsenmiş türüdür.
İlâhiler aynı zamanda aruz vezni ile de söylenebilirler. Koşma nazım şeklinin
yedili, sekizli, on birli hece vezni ile söylenmişlerdir. Koşmadan konuları ve
besteleri bakımından ayrılır. Biraz müzikten anlayanlar ilâhi tarzı bir besteyi
rahatlıkla anlayabilir.
İlâhiler tasavvuf felsefesini,
Allah aşkını terennüm eden manzum eserlerdir. Bilhassa Yunus Emre bu türün en
mükemmel örneklerini sergilemiştir.
Nefesler de bir ilahi türüdür,
fakat daha ziyade Bektaşî şairlerinin kendi felsefî düşünüşlerini ortaya koyar.
DİVAN EDEBİYATI NAZIM ŞEKİLLERİ
a) Gazel: Aşk, şarap ve tabiat güzelliklerini terennüm eden gazel 5-15
beyitten meydana gelmiştir. Gazelin ilk beytine matla (şiirin doğduğu), son
beytine makta (şiirin kesildiği) denir. Makta beytinde gazelin kafiye ve
ölçüsüne karar verilir. Makta beytinde şairin mahlası bulunur. En güzel beyit
ise beytü'l-gazel adı ile anılır. Konu bütünlüğü olan gazele yek-ahenk, her
beyti çok güzel olan gazele yek-avaz adı verilir.
Divan şiirine en çok kullanılan
nazım şekillerindendir. Bu sahada Fuzulî, Baki, Nedim gibi şairler mükemmel
örnekler vermişlerdir.
Gazelin kafiye düzeni aa, ba, ca,
da, ea, fa ... şeklindedir. Aruzun uzun kalıplarıyla yazılır, bu yönü
itibariyle mesneviden ayrılır. Gazeli oluşturan mısraların ortasında iç kafiye
varsa buna musammat gazel denir.
“Kamu bimarına canan
deva-yı derd eder ihsan ihsan
Niçin kılmaz bana derman
beni bimar sanmaz mı”
b) Kaside: Herhangi bir konuyu veya kişiyi
övmek maksadıyla yazılmış, aa, ba, ca, da, ea, fa ... kafiye düzeniyle süren
33-99 beyitli manzumelerdir. İlk beyte matla, son beyte makta, şairin
mahlasının geçtiği beyte tac beyit, en güzel beyte beytü'l-kasid denir.
Kasidenin giriş kısmına teşbib
veya nesib denir. Övgüye başlanan beyte girizgah, denir. Diğer bölümleri
medhiye (övgü), fahriye (övünme) ve duadır.
Kasideler ya nesib veya teşbib
bölümüne göre. bahariye, şitaiye, ramazaniye; redif veya kafiyesine göre Su
kasidesi, kaside-yi raiyye, kaside-yi mimiyye vb. isimler alır.
Konularına göre tevhid, münacat,
na't, mersiye gibi adlar verilir.
Baki, Fuzulî, Nef'î bu sahada
güzel örnekler vermiştir.
c) Mesnevi: Mesnevi, her beytinin mısraları kendi aralarında
kafiyeli olan nazım şeklidir. Mesneviler hikâye, tarihî, dinî,tasavvufî, ahlâkî
vb. konularda yazılmış olan uzun manzumelerdir. Aruzun kısa kalıplarıyla
yazılır. Kafiye bulma kolaylığı sayesinde oldukça uzun yazılanları vardır
(12000 beyit). Beş mesnevisi olan şaire hamse sahibi denir. Gazele göre edebî
sanatlar azdır.
d) Rübâi: Belirli vezinlerle söylenen dört mısralık nazım
şeklidir. Genellikle bir, iki ve dördüncü mısralar birbiri ile kafiyelidir.
Bazen dört mısra da kafiyeli olabilir.
Rübâiler genellikle bir görüşü,
bir düşünceyi ifade eden felsefe ağırlıklı şiirlerdir. Aşıkane olanları da
vardır. Bu sahada en güzel örnekleri İranlı şair Ömer Hayyam vermiştir.
e) Şarkı: Divan şiirine Türkler'in kazandırdığı bir nazım şeklidir. Şarkıda
ilk bendin dördüncü mısraı bütün bentlerde tekrarlanmaktadır. Nazım birimi,
kafiye şeması bakımından koşmaya benzer. Ölçü, beste, dil ve anlatım yönünden
koşmadan ayrılır. Buna nakarat denir. Şarkılar bestelenmek üzere yazılır. Bu
sahanın ustası Nedim'dir.
f) Tuyuğ: Tek dörtlükten oluşur.
Manilerin klâsik şiirdeki örneği kabul edilmektedir. Kafiyelenişi a a x a
şeklindedir. Fâilâtün / fâilâtün / fâilün vezniyle yazılır. Cinaslı kafiye
kullanılır. Yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi cinassız yazılanları da
vardır. Yalnız Türk edebiyatında görülen bir nazım biçimidir. Tuyuğlarda
hikmetli, tasavvufî ve felsefî konular dile getirilir. Kadı Burhaneddin, tuyuğ
nazım şeklini kullanan şairlerimizin başında gelir.
g) Terkip ve Terci-i Bend: Gazel şeklinde yazılmış
bentlerden meydana gelen ve bu bentleri “vasıta” beyitlerle birbirine bağlanmış
nazım şekillerine terkib-i bent veya terci-i bent adı verilir. Vasıta beyti
nakarat şeklinde bentlerin sonunda tekrar edilirse terci-i bent (aa, ba, ca, da
...kk; aa, ba, ca, da ... kk), sadece kafiye bakımından ilgi varsa terkib-i
bent (aa, ba, ca, da ...kk; aa, ba, ca, da ... lk), adı verilir. Terci-i
bentlerde daha ziyade felsefî konular, terkib-i bentlerde ise sosyal konular
ele alınır.
h) M u r a b b a : Dörder mısralık nazım birimiyle kurulmuş bir nazım
şeklidir. Üç – yedi dörtlükten oluşur.(a – a – a – a / b – b – b – a ) şeklinde
kafiyelenir. Son mısralar nakarat olabilir. Konu olarak gazele benzer.
DİVAN EDEBİYATI NAZIM TÜRLERİ.
Divan bir şairin bütün nazım
şekillerinde yazdığı eserlerini topladığı kitabın adıdır.
Divan edebiyatı eserleri
konularına göre de çeşitli adlar alırlar:
Tevhid: Allah'ın birliğini ve yüceliğini anlatan manzumelerdir. Genellikle
kaside şekliyle yazılır.
Münacaat: Allah’a yakarış ifade eden şiirlerdir.
Na't: Hz. Muhammed'i övmek için yazılmış manzumelerdir. Daha çok kaside
şeklinde yazılır.
Medhiye: Din ve devlet büyüklerini övmek için yazılan manzumelerdir.
Genellikle kaside şeklinde yazılır.
Hicviye: Bir kimsenin kusurlarını ortaya koymak için yazılan
manzumelerdir. Kaside ve kıta şeklinde yazılmışlardır. Nef'î en önde gelen
hiciv şairlerindendir.
Mersiye: Ölmüş bir kimsenin ardından yazılan manzumelerdir.
Halk edebiyatında ağıt, İslâm öncesi Türk şiirinde sagu denirdi.
Hezil: Mizahî manzumelerdir.
Fahriye: Şairin kendisini övmek için yazdığı manzumelerdir. Kaside içinde
de yer almış olabilirler.
Lugaz, manzum bilmece, muamma ise
içinde bir şahıs ismi gizleyen manzume demektir.