I. Dünya
Savaşı'nda, Osmanlı Devleti'nin, Çanakkale Boğazı'nı geçmek isteyen İtilâf
kuvvetleriyle yaptığı savaşlar (1915).
Bahriye Nazırı Churchill'in teklifleri ve İngiltere'nin ısrarıyla İtilâf
devletlerince girişilen harekâtın amacı, Rusya ile doğrudan temasa geçmek,
onlara silâh ve malzeme yardımı yapabilmekti. Bu yolla, Süveyş Kanalı ve Hint
yolu üzerindeki Türk baskısı da kaldırılmış olacak; savaşa katılmak istemeyen
Balkan devletleri, İtilâf devletleri yanında yer almağa zorlanacaktı.
Yapısı bakımından, savunmaya elverişli olan boğaz, Türkler tarafından
mayınlanmıştı. Tabyalar, toprak ve taştandı. Zırhlı veya betondan tabya yoktu;
ayrıca birçok sahte mevzi yapılmıştı. Savunma düzeni, dış, orta ve iç bölgeler
olmak üzere üçe ayrılmıştı. Bunların kumandası Miralay Cevdet Bey'de idi. Savaş
ilânından birkaç gün sonra, 3 Kasım 1914'te İngilizler, Seddülbahir ve Kumkale
tabyalarını topa tuttular. 19 Şubat 1915'te boğazın dış tabyaları tahrip
edildi. Ayrıca, karaya çıkarılan askerler, tahrip işini tamamladılar. Bu
harekâtta Türkler, 19 top kaybetti. Dış savunmanın düşmesi, bazı ülkelerde
büyük yankılara yol açtı. Bulgaristan, çekingen bir durum aldı. İtalya, İtilâf
devletlerine meyletti. Yunanlıların İstanbul'a girmelerini istemeyen Ruslar, 40
bin kişilik yardımcı bir kuvvet göndermeyi teklif etiler. Bunun üzerine
İngilizler ve Fransızlar, boğazları Ruslara vermeyi vaat ettiler. Bundan
sonraki büyük taarruzun, Marmara Denizi'ne geçmek amacıyla, Fransız ve İngiliz
savaş gemileri tarafından, 18 Mart 1915'te yapılması planlandı. Orta savunma
tabyaları, sürekli olarak bombardıman edildi. Dış hatlara komandolar çıkarıldı.
Boğazdaki mayın tarama ve temizleme işi başarıyla yürütüldü. Fakat 7-8 Mart
gecesi, Yüzbaşı Hakkı Bey kumandasındaki Nusret mayın gemisi, karanlık limana,
sezdirmeden tekrar mayın döşedi. İtilâf kuvvetlerinin 16 harp gemisi, 18 Mart
1915'te boğaza girerek, tabyaları ateşe tuttular. Gerek mayınlar ve gerekse
bataryaların atışları ile İtilâf kuvvetleri birçok gemi kaybederek geri
çekildi.
18 Mart hücumu, Çanakkale'nin, karadan yardım görmedikçe geçilemeyeceğini
gösterdi. Bunun üzerine, İngiliz, Fransız ve Anzaklardan (Avustralya, Yeni
Zelanda ordusu) kurulan 70 000 kişilik kuvvet, 25 Nisan 1915'te Seddülbahir ve
Arıburnu bölgelerinde karaya çıkarıldı. Düşman kuvvetleri, 109 harp ve 308
nakliye gemisi ve özel çıkarma araçlarıyla denizden desteklenmekteydi. Bu
çıkarmaya karşı savunma görevi, 5. Orduya verildi.
İlk çıkarmalar Seddülbahir, Arıburnu ve Kumkale'ye yapıldı. Bazı yerlerde
başarı kazanan düşman, kesin sonuca gidemedi. Seddülbahir ve Arıburnu'nu almayı
başaramadı. Binbaşı Mahmud Bey idaresindeki Türk kuvvetleri, düşmanın içi
bölgelere sızmasını engelledi. İlk çıkarma günü, 19. Tümen kumandanı Mustafa
Kemal Bey (Atatürk), 17. Piyade Alayını, Conkbayırı'na vaktinde yetiştirerek,
Kocaçimen tepesinin düşman eline geçmesini önledi. Düşman, 25 Nisan 1915
harekâtında, büyük kayba karşılık küçük bir köprübaşı elde edebildi, orada
tutundu. Türk kuvvetleri, gecenin karanlığından faydalanarak düşmanı denize
dökmek istediyse de, bu harekâtta yer alan Arap askerlerinin başarısızlığı ve
çıkarttıkları gürültü, buna imkân vermedi. Öte yandan, 15 000 kişilik Anzak
kuvveti de karaya çıkarılmıştı. Aynı günlerde düşman Saros Körfezi'ne, Beşike
Limanı'na gösteriş çıkarmaları yaptı. Sonraki günlerde de Alçıtepe ve
Arıburnu'nda Kocaçimen tepesini elde etmek için harekete geçti. Fakat, 5. Ordu
kuvvetleri, büyük kayıplara rağmen, düşmanı püskürttü. Bu arada yapılan
Seddülbahir, Arıburnu ve deniz savaşları çok kanlı geçti. Düşman, Seddülbahir'e
26 Nisan günü, top ateşiyle hücuma başlamıştı. 1 Mayıs gecesi ve daha sonraki
günlerde, 17 000 kişilik Türk kuvveti karşı saldırıya geçti. Fakat, bunda
başarı kazanılamadı ve Türkler, 16 000 kayıp verdiler. İngilizlerin kaybı, 14
000 kişiydi.
Düşmanın ikinci hücumu, 6-8 Mayıs arasında, Alçıtepe'yi ele geçirmek oldu.
Birkaç kere siperlere giren Fransızlar püskürtüldü. Sadece birinci hat
siperleri, düşman elinde kaldı. 26 Nisan'da ve daha sonraki günlerde denizde
savaşlar oldu. Türklerin Nurulbahir adlı gemisi battı. Gülcemal vapuru yara
aldı. Buna karşılık, İtilâf kuvvetlerinin Goliath zırhlısı batırıldı.
14 Mayıs'ta İngiliz harp komitesi, savaşa devam kararı aldı ve İngiliz
kabinesinde bazı vekiller değiştirildi. 18 Mayıs'a kadar nemli çarpışma olmadı.
Haziran ayında, kanlı siper muharebeleri yapıldı. 4 Haziran'da 50 000 kişilik
İngiliz ve Fransız ordusu, 25 000 kişilik Türk ordusu üzerine, top ateşi
desteğinde taarruza geçti. Taarruzda zırhlı araçlar da kullanıldı. Bu hücum,
Çanakkale'deki en kanlı muharebe oldu. Düşman, bazı Türk siperlerine girdi. 9
Temmuz'da Seddülbahir kumandanlığına Vehip Paşa getirildi. Biraz sonra Kerevizdere
savaşları başladı. Çıkarmanın başlamasından 70. güne kadar Türk ordusu, 100 000
kayıp verdi. Her şeye rağmen düşman ilerlemeyi başaramadı, yeni bir çıkarma
yapmaya karar verdi. Amaç, Anafartalar platosunu ve Kocaçimen'i ele geçirmekti.
Taze kuvvetler, Ağustos başında Suvla kıyılarına, baskın halinde çıkarma
yaptılar. Bunun üzerine Mustafa Kemal'in emriyle 28. ve 41. alaylar, 10
Ağustos'ta hücuma hazırlandı. Kumandanın kısa bir konuşmasından sonra, süngü
hücumu başladı. Düşman, siperlerinde bastırıldı. Türkler, Şahinsırt'a kadar
ilerledi. Savaş sırasında, Mustafa Kemal'in göğsüne bir şarapnel parçası
çarptı. Düşman, Mustafa Kemal'in yönettiği bu harekâtla, ağır kayıplar vererek
püskürtüldü.
1915 yılının sonbahar ayları, kanlı fakat sonuç alınamayan çarpışmalarla geçti.
Türk başkumandanlığı, 1. Orduyu Gelibolu'ya yolladı. Böylece Türk ordusu, 21
tümene çıktı. Başlangıçta üç gün içinde Çanakkale Boğazını geçeceklerini
sanarak giriştikleri savaşı bir an önce sonuçlandırmak isteyen İtilâf
Devletleri, yeni kuvvetler sağlamağa çalıştılarsa da sonuç alamadılar. General
Charles Monroe, Çanakkale'nin boşaltılması gereğini belirten bir rapor verdi.
Bunun üzerine, 5 Aralık tarihinde iki İngiliz tümeni, Selânik'e gönderildi.
Kasım ayında başlayan yağmur ve kar fırtınası, siperlerde birçok askerin
boğulmasına sebep oldu. Bu felâkette düşmanın kaybı da çoktu.
Limanda birçok küçük gemi battı. Neticede çıkarma sahaları, düşman tarafından
boşaltıldı. Gizlice yapılan boşaltma harekâtı sonucu, Ocak 1916'da Gelibolu
yarımadası tamamen bırakılmış oldu. Bu arada bazı çarpışmalar da oldu.
Anafartalar ve Arıburnu çekilmesi sırasında dikkati dağıtmak için, düşman, 19
Aralık günü Seddülbahir bölgesine saldırdı. Buraya döşenmiş olan mayınlar,
Türklerin düşmanı takibine imkân vermedi.
Çanakkale, I. Dünya Savaşında Türkiye'nin çarpıştığı on cepheden biriydi. Türk
kara ordusu, savaş araç ve gereçleri bakımından çok zayıftı. Burada görev alan
Türk deniz kuvvetleri, 1911-1912 İtalyan ve 1912-1913 Balkan savaşlarında
yıpranmış durumdaydı. Savaş sırasında Türkiye, müttefiklerinden beklediği
yardımı göremedi. Sadece Alman subayları, Türk subayları yanında görev aldılar.
Avusturya'nın yardımı, iki bataryadan ibaret kaldı. Beklenen silah ve malzeme
yardımı sağlansaydı, sonuç çok daha farklı olabilirdi.
Çanakkale savaşları, 8,5 ay sürdü. Türk ordusunun karşı koymasıyla, Çanakkale,
Irak, Filistin cephelerinde bir milyona yakın İngiliz ve Fransız askeri,
batıdaki ana cephelerinden uzak tutulmuş oldu. Savaşlar, iki taraf için de
büyük kayıplara sebep oldu. İtilâf devletleri, Çanakkale'ye önce 70 000 kişi
göndermişlerdi. Sonradan bu kuvvet 500 bin kişiye çıkarıldı. Bunun 400 000'i
İngiliz, 79 000'i Fransız ordusundandı. İngilizlerin kaybı, 115 000'i ölü,
yaralı, esir ve memleketine gönderilen, 90 000'i hasta olmak üzere 205 000 idi.
Fransızların kaybı 47 000'di. Türklerde ise şehid, yaralı ve hasta sayısı, 252
300'ü buldu.